semra @ sivildusunce.com

Leman dergisinin geçtiğimiz günlerde yayınladığı karikatürde, gökyüzünde “Muhammed” ve “Musa” isimli iki figürün selamlaştığı, aşağıda ise haç sembolü olan pencereli evlere yönelik bombalar ve yıkımın olduğu bir sahne yer aldı. Dergi, bunun peygamberleri hedef almadığını, aksine “İslam dünyasının yaşadığı acıları” imgeleyen semboller olarak yorumlandığını savunsa da geçmiş tecrübelere dayanılarak varılan kanı ise işin renginin hiç de öyle olmadığı kanaatini kesinleştirdi. Başta Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve İçişleri bakanı Ali Yerlikaya ile Adalet Bakanı Yılmaz Tunç olmak üzere birçok kesim, bunu kutsallara yönelik saygısızlık ve açık bir provokasyon olarak nitelendirdi.

Karikatürdeki “Muhammed–Musa“ selamlaşmasının altında yatan örtülü mesaj ne olabilir? Bu sembol, dini figürlerin Müslüman–Yahudi çatışmasının gölgesindeki bir empati simgeleri mi? Yoksa, İslam dünyasında tepkileri ölçen bir düşün deneyi mi?
Leman’ın ifadesi, iki peygamberin barış içinde selamlaştığı gibi insani mesajlar içerdiğini iddia etmekle beraber, bu yaklaşım, kutsal algısını test ederek toplumda daha büyük tepkiler yaratma stratejisi gibi görülebilir. Böylece provokasyonla dikkat çekmek, tartışmayı şekillendirmenin amaçlandığı anlaşılıyor.

Bu durumda, şu soru belirginleşiyor: "İfade ve basın özgürlüğü" adı altında yapılabilecek sözde “sanatsal” hareketler, aynı anda toplumsal bilinç altını provoke ederek kutuplaşmayı derinleştirme riski taşır mı? 
İsrail’in bölgeye yönelik saldırıları devam ederken Leman’ın paylaştığı bu karikatür, toplumu test etmeyi amaçlayan bir provokasyon içerdiği açık.

2015’teki Charlie Hebdo olayında olduğu gibi Leman Dergisi de benzer bir paradigma ile sözde “mizahı” kutsallara karşı koyan bir sopa gibi kullanarak, tepkiyi ölçme veya kamu gündemini şekillendirme aracına dönüştürdü.

Trump’ın Gazze’de 60 Günlük Ateşkes Girişimi: Umut mu, Belirsizlik mi?
ABD Başkanı Trump, sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze’de önerilen 60 günlük ateşkes şartlarını kabul ettiğini duyurdu. Plan; İsrail tarafında onay görürken, Mısır ve Katar’ın girişimleriyle Hamas’ın onayını bekliyor. Planın şartları arasında “efsanevi” olarak nitelendirilen insani yardım koridorları, rehineler karşılığında esir takası ve geçici silahsızlanma gibi maddeler bulunuyor. Trump, bu teklifi Hamas’ın kaçırmaması gerektiğini vurgulayarak “daha iyisi gelmeyecek” uyarısında bulunurken aslında örtülü tehditte bulundu.

Ancak analistler, Hamas’ın şartlarının henüz planla örtüşmediğini; İsrail’in kalıcı çekilme talebi ile Hamas’ın savaşın sona erdirilmesi yönündeki talepleri arasında hâlâ uçurum olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla, planın başarıya ulaşması da belirsiz: Trump’ın girişimi diplomatik bir adım olabilir lakin bölgedeki yapısal sorunları çözmeden sadece geçici bir nefes alanı oluşturmayı amaçlıyor. İsrail’in operasyonları hâlen devam ediyor ve Hamas henüz resmi karşılık vermiş değil.


Orta Doğu’daki Belirsizlik: Dönüştürücü mü, çöküş mü?
Leman karikatürüyle toplumsal refleksler tekrar harekete geçirildi. Bu refleksleri ölçmek kimin işine yarar? Tabii ki her zaman olduğu gibi ABD’nin ve Siyonizmin. Leman’ın karikatürü bir anlamda iktidara ve devlete yönelik bir uyarı da olabilir. Örneğin PKK’nın silah bırakması halen daha belirsizliğini koruyor. Bir anlamda aradan geçen bunca zamana rağmen halen sürecin nereye evrileceği tam olarak netleşmiş değil. Aynı şekilde dünya resetleniyor ve belli ki bunun ilk adımı Türkiye’de atılacak. Bunun gerçekleşebilmesi için ABD’nin ya da küresel aktörlerin beklentisini karşılayacak bir adım atılabildi mi? Bu halen belirsiz. Tüm bunlar ışığında, ABD ve küresel aktörler hem hükümete hem de devlete “iç dinamiklerinizi harekete geçirebilirim, ayağınızı denk alın!” şeklinde tehdit etmiş olabilir. Eğer küresel aktörler Türkiye’den istediklerini alamayacak olursa, toplumsal dinamikleri (Müslümanları, Kemalistleri, Alevileri, Kürtleri, Türkleri...) karşı karşıya getirecek patlatmayı harekete geçirmeyi hedefliyor olabilir. Tüm bu gerçekler ışığında büyük resme, farkındalık ile bakarak analiz etmek gerekiyor. Sağduyulu bir şekilde, gerçekleşen eylemin asıl itibarıyla kime ve/veya kimlere yarayacağını bilerek hareket etmek önem arz ediyor.


Trump’ın ateşkes teklifiyle birlikte bölgedeki belirsizlik bir sürek haline geliyor. Leman Dergisi’nin karikatürü ile birlikte bakıldığında, sadece Türkiye’nin değil, küresel aktörlerin dış politika tercihlerine ve halk algısına yönelik testler olarak görülebilir.

Dini semboller üzerinden yapılan medya provokasyonları, toplumdaki hassas dengeleri harekete geçirmeyi amaçlıyor.

Geçici silah bırakma çağrıları, kalıcı çözüm için elzem diplomatik adımları işaret etmekle beraber, uygulanabilirlik ve sürdürülebilirlik konusunda şüphe uyandırıyor.

Bölgesel aktörlerin rolü (Katar, Mısır, ABD), savaşan taraflar üzerindeki etkilerini test ediyor; aynı anda bir güvenlik iklimi mi yaratıyor, yoksa daha karmaşık bir siyasi denklem mi inşa ediyor, belirsiz.

Sınırları Belirsiz Bir Sahnede Hassas Denge
Leman’ın mizah sınırlarını zorlayan karikatürü ile Trump’ın diplomatik manevraları, farklı mecralarda benzer bir soruyu gündeme getiriyor:

Bir tarafta insanların kutsalları, diğer tarafta insanların yaşamları üzerinde oynanan geçici oyunlar…

Bir Sonraki Hedef: Gruplar Üzerinde Psikolojik Operasyon mu?
Leman’ın karikatüründen  sonraki hamlelerin hedef kitlesi şöyle şekillenebilir:

Kürt, Alevi, Kemalist, sağ ve sol – hepsinin sembolizme yüklediği anlamlar var. Bir karikatürde Alevi cemevi, Kemalist Atatürk figürü ya da PKK sembolleri yer alsa; aynı vektörle tepki ölçen, provokatif bir atmosfer oluşturulabilir.

Leman’ın çizgisinde geçmişteki saldırılara benzer şekilde “toplumsal grupların hassasiyetlerini test eden, algı operasyonuna dönük mizah” eğilimiyle ilerlediğini gözlemliyoruz.

Basitçe söylemek gerekirse: “Zihinler üzerinden kutuplaştırma” stratejisinin daha kapsamlı bir platforma taşınması işaret ediliyor olabilir.

Örtülü mesajlar ve provokatif söylemler üzerinden bir toplumun inanç sistemi hedef alınırken, diğer yandan silahların susması adına atılan adımlar siyasi belirsizlikle gölgeleniyor. Her iki gelişme de bir denge üzerine kurulu: Mizah mı, provokasyon mu? Ateşkes mi, araçsallaştırılmış diplomasi mi?

Amacım, sahadaki karmaşayı netleştirmek değil—onun içindeki ideolojik hatları görünür kılabilmek. Çünkü Leman’ın selamlaşmasındaki anlam neyse; Gazze’dekilerin de 60 gün susmasını sağlayacak anlam—henüz çözülmeyi bekleyen bir bilmecedir. Leman’ın amaçladığı sadece bir karikatür değil—bizatihi “toplumsal bir düşün – tepki deneyi” yapmak idi. Bu deneyin galibi yok—kaybedeni ise hepimiziz.
Provokasyona tepki göstermek en doğal hak lakin algıya dikkat kesil ve küresel emperyalizmin maşası olma; çünkü kutsallar üzerinden kurulan zihin korkulukları en hızlı düşmeye açık çerçeveler olabilir.

 

Selam ve selametle...