semra @ sivildusunce.com

Yaşadığımız coğrafyada başımızı nereye çevirsek ya bir iç savaş ya da bu savaştan kaçan insanlarla karşılaşıyoruz. İç savaşın olmadığı ülkelerde ise iç kargaşa ya da İran gibi yayılmacılık politikası güden ülkeler ve mezhepler hakim. Tüm bu kargaşanın arasında Irak Kürdistan bölgesi başkanı Mesut Barzani, 25 Eylül’de bağımsızlık referandumuna gideceklerini açıkladı ve resmi referandum süreci de dün itibariyle başlatıldı.
Irak Kürdistan bölgesi 25 Eylül’de yapılması kuvvetle muhtemel referandumdan "Evet" oyu alabilecek mi, alsa dahi bağımsızlığını ilan edebilecek mi, bunu önümüzde bir yıl içerisinde göreceğiz. Referandumun yapılması kuvvetle muhtemel diyorum zira ABD iptal ya da ertelemesini talep ediyor.  Buna mukabil Mesut Barzani referandumu erteleyecek ya da iptal edecek ciddi bir alternatif sunulmadığı takdirde referandumun yapılmasında kararlı olduklarını açıkladı.
Irak Kürdistan Bölgesi'nde referanduma karşı olan sadece ABD değil; sınır komşusu Türkiye, merkezi Irak yönetimi, İran ve bir kısım AB ülkesi de referandumun yapılmamasını, zamanlamanın yanlış olduğunu açıkladılar. Mesut Barzani de karşı açıklamalara "doğru zaman ne zaman?" diyerek cevap verdi. Evet, bu önemli bir cevap; "doğru zaman ne zaman?"
***
Saddam Hüseyin zamanında belli anlaşmalar sağlanmış, Irak Kürdistan'ında yaşayan Kürtlere hak ve imtiyazların verileceği taahhüt edildiği halde Saddam bu anlaşmaları bozmuş, Kürtlere askeri operasyon düzenlemiş, Halepçe ve Enfal gibi şehirlere kimyasal bombalarla saldırmış ve tarihin en büyük jenosislerinden birini gerçekleştirmişti. 1991'den bu yana idari olarak bağımsız ancak kâğıt üzerinde Irak merkezi hükümetine bağlı bir bölge IKBY. Barzani, Irak hükümetinin geçmişte Kürtlere yaptığı katliamları tekrarlayabileceğini düşünüyor ve güvenmiyor. Gel gelelim, yıllarca İran ile savaşan Irak yenilgiye uğramadığı halde, ABD’nin Irak’ı işgali ile Irak’ın anahtarını Şii Maliki’nin eline teslim etti. Bu da sünni çoğunluğa sahip Irak Kürdistan bölgesi için bir tehdit oluşturabilir.
***
Ben de IKBY'de sınırımızdan başlayarak Zaxo, Duhok, Erbil'e gitmiş biri olarak gördüklerimi en net bir şekilde söyleyebilecek biriyim; Irak Kürdistan yönetimi kendi sınırları içerisinde asayişi ve sosyal hayatı güvenli bir şekilde sağlamış ve hayata geçirmiş olan bir bölge. Daha sınırın diğer tarafına geçtiğiniz andan itibaren IKBY güvenlik ekipleri, Türkiye’den gelenleri içtenlikle karşılıyorlar. Konuşulan dil de Türkiye'de konuşulan Kürtçe ile ağız olarak aynı. Kendinizi deyim yerindeyse Türkiye'nin bir parçasına gelmiş gibi hissediyorsunuz; reklam panolarında Türkiye firmalarının reklamları, Türkiye restaurantları, otellerde çarşaflar, sabunlar, terliklere kadar Türkiye’nin yerli üretimi...
Geçtiğimiz günlerde KDP Ankara Temsilcisi Omar Merani ile yaptığım röportajda Merani, Irak Kürdistan bölgesinin bağımsızlığını kazanmasının bölgesel açıdan ne denli önemli olduğuna vurgu yaptı ve "bağımsızlık bizim hakkımız" dedi. IKBY'nin Türkiye ile hem sosyolojik hem tarihsel hem de ekonomik birçok ortaklığının olduğunu vurgulayan Merani, IKBY hükümetinin Türkiye ile çok daha fazla ekonomik ilişkiler kurmak istediğini ancak Irak merkezi yönetiminin buna engel olduğunu belirtti.
***
IKBY referandumu sadece Kürtler üzerinden konuşuluyor olsa da, Türkmenlerin de talep ve beklentileri var. Türkmenler, Kerkük'ün tartışmalı bölge olduğunu ve ABD tarafından 140. maddenin hükümsüz hale getirilerek Türkmen nüfusun görmezden gelinmesinden şikâyetçi.
Kanal5'te hazırlayıp sunduğum Sivil Politika programına konuk ettiğim Kerkük Gazetesi Ankara Temsilcisi Şemseddin Kuzeci ise IKBY referandumu ile ilgili şu ifadeleri kullandı:
"Referandum, bölgenin referandumu. Bunlar hala 140. maddeyi telif etmeye çalışıyorlar. 2003'te ABD, Irak'ı işgal ettikten sonra Irak hakimi bir anayasa yazdı. İster istemez herkes kabul etti. 2005'te artık Irak halkı uyandı; siyasiler yeni bir anayasa yazmak istiyoruz dediler ve anayasayı revize ettiler. 2005'te bütün siyasi partiler, gruplar, meclis, anayasayı revize ettikten sonra referanduma sunuldu. Referandumda kabul edildi. Ancak 140. madde Kerkük referandumuyla ilgili bir maddedir; Kerkük, Kuzey Irak'a katıldın mı katılmasın mı. Ve halk kararını versin, ya bağımsız olsunlar merkezi hükümete bağlı ya da federe Kürt hükümetine katılsınlar. 140. madde 3 aşamalı idi; normalleşme, sayım ve referandum. Kimlerin Kerküklü olduğu belli olmadı. 35 bin dava sonuçsuz kaldı. 140. madde tamamen öldü. 31 Aralık 2007'de süresi de doldu. Biz Türkmenler, her zaman Irak'ın toprak bütünlüğünü savunuyoruz."
***
Mesut Barzani, Arap menşeili bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada "Tek amacım halkımın bağımsızlığını elde etmesidir. Bağımsızlığın ilan edilmesi ardından görevimi bırakacağım." dedi. Barzani görevi bırakmadan önce Irak Kürdistan'ını bağımsızlığına kavuşturmaya kararlı zira Suriye'de ABD'nin konuşlandırdığı, ağır mühimmat ve teçhizatla lojistik ve insani destek verdiği PKK'nın kolu PYD'nin varlığı Kürtler için sorun teşkil ediyor. Eğer Irak Kürdistan yönetimi bir şekilde bağımsızlığını ilan etmeyecek olursa, ABD, PYD'nin bölgede bir oluşum kurmasını sağlayacak ve neredeyse bir asırdır mücadele veren Kürtlerin ve Barzani ailesinin tüm emeği yerle bir olacak.
Irak Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, bağımsızlık referandumuna karşı çıkanlara "Alternatifiniz nedir?" diye soruyor. Sahi, alternatifiniz ne?
 
Selam ve selametle…
 
Semra POLAT