hanifialir @ sivildusunce.com

2 ) OSMANLICA:

             Osmanlıca da Akadça gibi bir İmparatorluk dilidir. Nasıl ki Akadça; Din dilini Sümerce’den, geri kalanı Sami dillerinden, Elem ve Hürri dillerinden ortak bir İmparatorluk dilini oluşturmuşsa Osmanlica da dünyanın, çok önemli üç medeniyet dilinden oluşturulmuştur.

              Osmanlica; Din dilini, Sami dil geleneğinden gelen Akadça, Babilce, Asurîce, Süryanîce, Aramîce ve İbrani’ce dillerinden beslenen Arapçadan; diğer taraftan Grek ve Latinceyi dahi etkilemiş Medler, Persler  ve aryan geleneğinden  gelen Farsça ve Kürtçeden; öbür taraftan Çin, Moğol, Hun ve Turkî gelenekten beslenen Türk dilinden alıp, 600 sene İslam Medeniyetini ve Uygarlığını idare etmiştir.

           İslam Devletlerinde; Arapların  dışında; Fars, Kürt ve Türkmen boyları İslamiyet’i kabul ettikten Osmanlı’nın belli bir dönemine kadar Din dili Arpça, kültür, edebiyat ve saray dili Farsçadır.(Büyük Selçuklular, Anadolu Selçukluları, Gazneliler, Samanîler, Harzemşahlar vs.)  Sadece Karahanlılar’ın dili Türkçe ve Mervaniler’in dili Arapça ve Kürtçedir.

           Kürtçe ilk yazılı eserler; Baba Tahirê Hemadanî’nın (1010-1019 ) ,bir kısım araştırmacılara göre Ali Herirî ‘nın ( 1010 lardan sonra), yazdıkları eserlerdir. Türkçe olarak; ilk yazılı eserler ise, aynı dönemden bir süre sonra, Divanı Lügat-ı- Türk (1072-1074)  ve Yusuf Has Hacib’ın Kutadgo Bilig (1069-1070) eserleridir.

           İlginçtir; Kaynaklar, genellikle İranî halklar olması münasebetiyle Afgan, Beluci, Kürt kişilik ve eserleri çoğunlukla Fars diye göstermektedir.

             Osmanlı dili, büyük bir imparatorluğa yakışacak ve onlarca halkı bir arada tutacak şekilde cümle altyapısı Türkçe fakat geri kalını Arapça, Farsça ve Kürtçe’den müteşekkilidir.(Müslüman Halkların Dili) .Oldukça zengin, oturmuş, on yıllar ve yüzyıllarca kullanılmış bir imparatorluk dildir.

                  Osmanlica, her ne kadar günlük hayatta her kesin konuştuğu bir dil değilse de amma her kesin kendini içinde bulduğu ortak  iletişim, yazışma ve edebiyat dilidir. .(Zaten adı, üstünde Osmanlica; bir etnik veya ulus dili değildir, İmparatorluk dilidir.)

                 Zaten, her halk, kendi anadilini, edebiyatını, kültürünü istediği gibi özgürce yaşıyordu. Yoksa, 600 sene dayanabilir miydi?

                   Nitekim, Kürt Edebiyatında da o dönem gelişen Melayê Cüzeyriler,Feqiyê Teyranlar,Ahmedê Xanîler bunun bir göstergesidir.

                   Ne gariptır,1983 yılına kadar; Türk Dil Kurumu; Osmanlıcayı, yoz bir dil olarak görür ve dil olarak kabul etmezdi. Bırak, Her şeyi bir yana, bunca yazılmış tarihi birikimi ve tecrübeyi; eğer Osmanlica bir dil değilse o zaman Akdça da bir dil değildir ve bu günkü İngilizce de bir dil değildir. Çünkü bu günkü İngilizce de ileride anlatacağımız gibi oluşumu Osmanlıcadan farklı değildir.

           Her halde dünyada geçmişi ile bağı koparılan ve yabancılaştırılan böylesi, çok az toplum vardır. Bu kadar zenginleştirilmiş bir dilden daha daraltılmış bir dile geçilmiştir. Nitekim bu günkü Türkçe çok daraltılmıştır. Birçok dil bilimciye göre, mevcut harf kapasitesi, seslendirmesi ve klavyesi yeterli değildir.

           Kabul etmek gerekir ki; Türkçeye en büyük hizmeti, Hasan Ali YÜCEL, tüm Şark (Kürtçe hariç)  ve batı edebiyatı klasiklerini ilk olarak Türkçeye çevirerek yapmıştır.

            Osmanlıcanın içinde Kürtçenin rolü neydi?

               İslam Aleminin, ekseriyetle konuştuğu, 4 dil de (Arapça , Farsça, Türkçe, Kürtçe) birbirlerinden alıp vermişlerdir. Çoğu şair, yazar, bilge ve âlim dört dili de biliyordu.

           Sanılanın aksine, Farsça; bir Hindu Avrupa dili olmakla beraber Arapçadan çok almıştır. Çünkü, Sasanî Devleti; bir Zerdüşt din devletiydi ve resmi dili orta Farsça olarak bilinen ve daha çok Kürtçeye yakın olan (eski) Pehleviceydi .İranlilar; İslamiyeti kabul ettikten sonra, Arapça’dan alarak Farisîleştırip  Fars dilini oluşturmuşlar. İran kültürünün ve Fars dil yapısının (Hindu Avrupa dillerinin) böyle bir adaptasyon özelliği vardır.

                    Arapça da Türkçeden biraz almıştır. Halen, Efendi, abı, abla, doğri vs. Gibi kelimeler, özellikle Mısırda çok kullanılyor.

                  Türkçe; Arapçadan, özellikle Farsça ve Kürtçeden çok almıştır. Nedense, Arapçadan ve Farsçadan alındığı söyleniyor da fakat Kürtçe yasaklı ve tehlikeli bir dil olduğu için hiç bahsedilmiyor.  

              Oysa, elimizi vicdanımıza koyarsak, 1000 senden beri beraber yaşadığımız bir dilden ve kültürden hiç mi bir kelime almamışız?

            Üstelik Selçuklu ve Osmanlı Medrese kurucuları (Tacettin Elkurdi, Ebukwefa El- Kurdi gibi),Sultanların hocaları (İdrisî Bitlisî, Ebu Suud, Molla Goran’i gibi) çoğu Kürt asıllı iken.

            Hatta, Türkçülüğün Esasları yazan Ziya Gökalp (ki Kürtçe de yazmıştır) ;Cumhuriyetin ilk Milli Eğitim Bakanı Vasıf Çınar (Bedirxan Paşanın torunu); Edebiyat ustası Yaşar Kemal (Evdalê Zeynikê den; Kürt Çirok ve Destanlarından etkilendiğini kendisi itiraf ediyor) ; Bedîuzzeman Hazretleri (Türkçeyi sonradan öğrenen, bunca eser ve miras bırakan) Kürt asıllı iken.

           Hepsinden vaz geçtik; bu kadar ortak aile olmuş, Kürt gelinler ve damatlar hiç mi? Türkçe’ye bir kelime taşımamışlar?

               Kürtçe hangi dilden çok almıştır?

                Tek kelime Kürtçe bilmeyen iddia sahiplerinin aksine, Kürtçe; Farsça’dan çok az ve Arapça’dan da dini terimleri almıştır. Aksine, bu 4 dilin içinde en arı dil Kürtçedir.   

                Üstelik Kürtçe Farsçadan eski bir dildir, zira Persler, devlet yönetimini Medler’den aldı ve İranîlerin kutsal kitabı sayılan Avesta, arkaik Kürtçe’ye daha yakındır.

              Üstelik, Farsça ve Kürtçe bildiğimiz ortak kelimelerin çoğu arkaik Kürt diline aittir.

            Arapça Samî bir dil olup, apayrı bir dildir. Sanılanın aksine Türkçe ve Farsçanın cümle kuruluşları aynıdır.

            Kürtçenin cümle kuruluşları, dördünden de farklı olup bir Hindu Avrupa dili olarak ingilizce ile aynıdır. Örneğin;

Arapça:ذهب على إلى المدسة  (Zehebe Aliyun ilel Medreseti):

 ZEHEBE; Fiil başa geliyor, Alİ; Özne (fail) ortada, MEDRESE; Nesne (Mefûl) sonda.

Türkçe : Alı okula gitti .

Farsça:علی به مدرسه رفت  (Ali be Medrese reft) .

             Farsça ve Türkçe’de: Alİ; Özne (Fail) başta geliyor, MEDRESE ve OKUL; Nesne (Mefûl) ortaya geliyor, GİTTİ ve REFT; fiil sona geliyor.

Kürtçe: Eli çû dibistanê.

İngilizce: Ali went to school.

     Kürtçe ve İngilizcede : Alİ; Özne (Fail) başta, ÇÛ ve WENT; fiil ortada, DİBİSTAN ve SCHOOL nesne (Mefûl) sonda.

           Bir de, İngilizce, Farsça ve Kürtçe Dilleri;  Hindu Avrupa Dilleri oldukları için Türkçe’nin aksine sondan eklemeli olmadıklarından yabanci kelimeleri alıp içselleştirmek ve kelime hazinesi artırmak daha kolaydır. İrregular verbs  (Düzensiz fiiler ) 3 dilde de çok fazladır. Bu da dilde geniş hareket alanını yaratıyor.