hanifialir @ sivildusunce.com

Anadolu Coğrafyası , Türkiye ve Kürt sosyolojisi garipliklerle doludur. Tabi bunun sebebi bu coğrafyanın birçok kavime ,medeniyete , inanca, imparatorluklara, zorbalara vs. ev sahipliği yapmasıdır.
Bu Coğrafyada ne Astiyegesler, Kiryoslar,İskenderler,Cengizhanlar,Sahabeler,Hakanlar,Sultanlar, Şahlar geldi geçti ama kadim halkları her şeye rağmen yine yerinde duruyor fakat birçok toplulukta yok oldu, asimile oldu, göç etti yada kimlik değiştirdi; Asuriler, Süryaniler, Keldaniler, İskitler, Sakalar gibi topluluklar buna örnektir. Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları döneminde Anadolu’da Rumca, Yunanca konuşan onlarca halk vardı Onun için Anadolu’ya Diyar-i- Rom denilirdi. Peki bütün bu topluluklar nereye gitti?
Türkiye’de ilginç olan şey Türkçü Felsefenin kurucuları hatta en fanatik ırkçı-Türkçü düşünceye sahip olanların çoğu aslen Türk olmamasıdır. Ziya Gökalp’tan, Ahmet Arvasi’den bildiğimiz çoğu kişi aslen Türk değildir ya da göçmen falandır. (Tabii bu konuda Türk İslam Felsefesini ayrı tutmak lazım. Ayrı bir yazı konusu olabilir). Bunun sebebi, özünde azınlıkta olanın, zayıf olanın ya da öz güveni olmayanın gücün arkasına sığınma ve bu gücü lehine, şahsi çıkarına, hakimiyet alanına çevirme olgusudur. Anadolu Yörükleri, Türkmenleri bunların tam aksine çok mazbut, mütevazi, sakin ve hümanist huyludur.
Coğrafyamızda birçok kişi Seyyidim, Ömeriyim, Halidiyim, Abbasiyim (HZ. Peygamberin amcası) diyor. Hiç Ebu Lehebiyim (Peygamberin amcası), Ebu Cehiliyim vs diyeni gördünüz mü? Peki bunların sülalesi yok muydu? (Bu konuda Ehli Beytin tarihsel, mezhepsel, inançsal ve siyasal boyutu ayrıdır)
Kürt Coğrafyasında da aynı olgu vardır. Halen aşiretçilik yapanlar. Gayet tabi ki insanoğlu herkes mutlaka bir bölgeye, bir etnik yapıya, bir kabileye, bir aşirete, bir sülaleye mensuptur. Özellikle kadim milletlerde hemen hemen herkesin kökeni bellidir. Bölgemizde bazı aileler yer değiştirmiş; kimi ilim talebi ile kimi başka bir bölgede mülk edinebilme şansına kavuştuğu için, kimisi evlilik sebebiyle, kimisi de kan davasından dolayı başka bölgeye göç etmiştir, oraya yerleşmiş ve oranın yerlisi olmuştur. (Son zamanların siyasal veya ekonomik zorunlu metropollere göçü kast etmiyorum. Kastım yerleşik düzendir.) Aşiret, Aşiret Beyliği, Nakşi Şeyhliği, Tarikatlar, Tasavvuf Kürt sosyolojisinin bir realitesidir.
Burada çarpık olan, toplumlar sosyolojik olarak Feodalizmden Sanayi toplumuna, uygar ve modern topluma geçtiler. Kürt Şeyhleri, Beyleri de yurt dışında ya da büyük şehirlerde çocuklarını okuttular, merkezi yerlere, metropollere yerleştiler. Günümüzde ise bilinen aşiretlerin çocukları büyük şehirlerde inşaatlar yapıyor; sanayide çalışıyor veya muhtelif alanlarda iş adamıdır vs. Bunlar da aşiretçiliği bıraktılar fakat Kürt coğrafyasında küçük aileler ya da o yöredeki küçük aşiretler bir güce dayanma istekleri için Devlet Bürokrasisinde etkili olan ya da yerleşim yeri eşrafının ve esnafının mensup olduğu aşiretlere katıldılar veya tarihsel hiçbir bağı olmayanlar bizde aşiretiz deyip kendilerine yeni suni bir aşiret oluşturdular. Şimdi büyük aşiret beyleri, büyük aşiret mensupları aşiretçiliği bıraktılar ama sonradan aşiret olanlar ya da bir aşirete katılanlar katı ırkçı aşiretçiliği yapıyor ve aşiretçiliği bırakmıyor. Min dız berda ye dız min bernade hesabı. Ha Devlet ve Parti merkezlerine kendini pazarlayıp bu kadar bin oyum var diyen yok mu? Gayet tabi tek tük vardır. Amma gelişmiş dijital çağda kimse kimsenin koyunu değildir. İtibar görmüyor.
Kürt sosyolojisinde bir çarpıklıkta Soyadı ve kadın erkek isimlerinde vardır. Cumhuriyet döneminde daha çok isyancı ailelerin soyadları zorla değiştirilmiştir; soyadları; Hastürk, Türkmen ,Türk vesairedir. Tam tersi o soyadları hiçbir zaman üstlerine oturmamıştır. Keza On iki Eylül sonrası zorla verilen isimler vardır; Turan, Yılmaz vs. gibi bunların aksine bu dönemin çocukları daha tepkilidir. Son 30-40 yıllarında büyükşehirlere yerleşenler çocuklarına Berfin, Baran, Botan, Serhat vs. Kürtçe isimler verdiler, ilginçtir onların çoğu tek kelime Kürtçe bilmiyor. Maalesef coğrafyamız böyle ikiyüzlü bir sosyolojik yapıya sahiptir.

M. Hanifi Alır
23. Dönem Ağrı Milletvekili, İnşaat Mühendisi