cemal @ sivildusunce.com
Fıkra malumdur: Timur, Nasreddin Hocanın köyüne bir fil göndermiş… Fakat:
1.Fili doyurmak çok zordur; insanlar kendi karınlarını doyuramazken o devasa fili nasıl doyursunlar.
2.Fil etrafa zarar vermektedir; oraya buraya çarpmakta, kırıp dökmektedir. Zayiat tahammül sınırlarını zorlamaktadır…
Köylü hocayı öne çıkarıp itiraza giderler, filin geri alınmasını isterler. Fakat hoca arkasında köylüyü göremeyince, onlara bir ceza vermek için, “efendim gönderdiğiniz fil yalnızlık çekiyor, köylü bir fil daha istiyor…”
***
İmdi:
Bu ülkede bir milliyetçilik vardı. Onu doyurmak pek zordu, bir de etrafı yıkıp döküyordu…
Yetmiyormuş gibi: Şimdi nur topu gibi bir milliyetçiliğimiz daha oldu. Pkk’nın ürettiği, Kürt Kemalizminin yönlendirdiği yeni bir milliyetçilik…
Memlekete hayırlı olsun… Allah bu millete hemen acısın… İki fili birden doyurmak pek zordur. Kırıp dökmelerine tahammül ise mümkün değildir…
Allah’tan niyazım odur ki, bu milliyetçilikler daha da büyümesin… Zira milliyetçilikler birbirlerini beslerler; birbirlerinden beslenirler… Biri diğerinin ötekisidir…
***
Türk Kemalizminin ürettiği milliyetçilik iki kola ayrılır: CHP İslamsız Türkçülüğü, sol milliyetçiliği temsil eder. MHP ise Türk-İslam sentezini, sağ milliyetçiliği temsil eder.
HDP, Kürt Kemalizminin üretimidir. Şimdilik tek kolludur. HDP, MHP’nin değil CHP’nin simetrisidir. Yani HDP, İslamsız Kürtçülüğü temsil eder. Sol milliyetçiliği temsil eder…
Milliyetçilik aklî değil hissî bir olaydır. Makulden, rasyonelden uzaklaşmadır. Politik romantizmdir.
Şükür ki, halkın %41’i akl-ı selimden, makulden uzaklaşmamış. Milliyetçiliğe bulaşmamış. Olgunlukta berdevam etmiş. Romantik takılmamış…
Bu %41 Türkiye’nin sigortasıdır. Çimentosudur. Allah korusun bu %41 de (dinsel) milliyetçiliğe sapmış olsaydı kıyamet o zaman kopardı. Türkiye dörde bölünürdü. İşte o zaman Türkiye Suriye olurdu.
Bugün Türkiye bölünmüyorsa, dimdik ayaktaysa bu %41’in sayesindedir. Türkiye’yi Suriyeleştirmek isteyenler, her defasında, %41 duvarına toslayacaklardır…
***
Müsademe-i efkârdan barika-i hakikat doğar… Müsademe-i milliyetçilikten ne doğar?
Yani: fikirlerin çatışmasından hakikatin ışıltıları doğar; milliyetçiliklerin çatışmasından ne doğar?
Şiddet doğar, kan doğar, ötekileştirme doğar, kin ve nefret doğar…
Fillerin tepişmesinden çimler zarar görür… Yeşil ezilir, çevre kirlenir…
Olan sıradan insana olur; sıradan Türk ve sıradan Kürt zarar görür…
Kendilerinin sebebiyet vermediği bir üründen zarar görür…
***
Huntington medeniyetlerin çatışmasından bahsediyordu… Yalan söylüyordu…
Çünkü medeniyetler çatışmaz, milliyetçilikler çatışır. Milliyetçiliklerin kışkırttığı devletler çatışır.
Milliyetçilikler dünyayı iki defa kan gölüne çevirdi.  Bu çatışmalarda milyonlarca insan öldü…
Bir de her ülkenin kendi içindeki çatışmalar var. Son örnek Bosna’ydı… O mevzuya girmiyorum…
***
Güncelden biraz tarihe gidelim:
Türk milliyetçiliğinin temelinde gayr-i Türk ve gayr-i Müslim unsurlar vardır; ecnebi unsurlar vardır.
Nazım Hikmetin, Yahudi kökenli Polonyalı dedesi vardır. Mustafa Celalettin ismini alan bu zat Polonya Yahudilerinden Kont Borzecky’dir. Bu zatın Fransızca olarak kaleme aldığı “les turcs anciens et moderns” (eski ve yeni Türkler) Osmanlı tarihindeki ilk milliyetçi eserdir. Yani milliyetçilik ateşini tutuşturan bir Yahudi’dir.
Ateşi daha da alevlendiren de başka bir Yahudi’dir: Munis Tekinalp lakaplı Moiz Kohen isimli bir Yahudi… Bu zat bir hahamın oğludur. Osmanlının son devrinde milliyetçiliği yükselten isimdir. Ortalığı karıştırdıktan sonra ülkeyi terk etti. Son nefesini Fransa’da verdi… Fransa’ya dikkat…
***
Kürt milliyetçiliğinin temelinde de gayr-i Kürt ve gayr-i Müslim unsurlar var…
Türk milliyetçiliğinin temelinde Yahudi, Kürt milliyetçiliğinin temelinde Ermeni vardır.
İlk Kürdoloji Enstitüsü, Ermenilerin desteğiyle Fransa’da açılmıştı…
(İsrail, Kürt milliyetçiliğine, gizliden ve dışarıdan destek verdi…)
Neticede her iki milliyetçiliğin temelinde de “gavur” var.
Cenab-ı Allah her iki milletin milliyetçilerine acısın…
***
Bu topraklarda, 1930-40’lı yıllarda, CHP eliyle seküler Türk milliyetçiliği macerası yaşandı…
Arap illerinde Baas eliyle seküler Arap milliyetçiliği macerası yaşandı…
Şimdi de pkk-hdp eliyle, bu topraklarda, bir seküler Kürt milliyetçiliği macerası yaşanıyor.
Çare yok, bu vetirenin de atlatılmasını bekleyeceğiz. Onlar da heveslerini alsınlar…
Aynı delikten onlar da sokulsunlar…
Yukarıya çıkabilmek için dibi görmek gerekiyor…
Bu topraklar son milliyetçilik macerasını da atlattıktan sonra, yeniden yükseleceğiz, yeniden  “ümmet” olacağız…
Milliyetçilik geçicidir, arızidir… Esas olan, kadim olan ve baki olan dindir. Ümmettir…