GPD Ortak Gelişim Kongresi kapsamında düzenlenen panelde masaya yatırıldı. Konunun uzmanları yüksek gıda fiyatlarına karşı kamu, özel sektör ve üreticilerin de aralarında bulunduğu sektörün tüm aktörlerinin katılımıyla ortak mücadele çağrısında bulundu.

Türkiye ve dünyada gündemden düşmeyen yüksek gıda fiyatları İstanbul’da düzenlenen “Gıda, Fiyatlar, Marketler… Doğrusu Ne?” başlıklı panelde masaya yatırıldı. Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) tarafından düzenlenen 7. Ortak Gelişim Kongresi kapsamında gerçekleşen panel, Bloomberg HT Sunucusu Güzem Yılmaz Ertem’in moderatörlüğünde Konda Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Gazeteci Yazar Ali Ekber Yıldırım, Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Torlak’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Panelde yüksek gıda fiyatlarıyla mücadelenin popülist söylemlerle değil, kamu, özel sektör ve üreticilerin de aralarında bulunduğu sektörün tüm aktörlerinin katılımıyla alınacak ortak kararlarla mümkün olabileceği vurgulandı. Konunun uzmanları, tarımda ithalata dayalı politikaların yerini üretime dayalı politikaların alması gerektiğine dikkat çekti.

ORTAK BİR HAYAL İNŞA EDİLMELİ

Konda Araştırma Şirketi’nin yaptığı ‘Tüketici Gözüyle Perakende’ araştırmasının sonuçlarına değinen Konda Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır, ankete katılanların yüzde 79’unun zincir marketlerin bakkala göre daha ucuz olduğunu düşündüğünü ifade etti. Ağırdır, “Toplumun büyük çoğunluğu bakkalların mahallenin kültürel dokusunun bir parçası olduğunu düşünmekle beraber, Türkiye genelinde her 4 kişiden 3’ü bakkalların modern yöntemler kullanarak kendilerine olan talebi arttırabileceğini düşünüyor.” dedi.

‘Yaşadığınız yerde bir zincir marketin yeni bir şube açmasının yasal düzenlemeyle durdurulmasını nasıl karşılarsınız?’ sorusuna araştırmaya katılanların yüzde 64’ünün ‘olumsuz’ yanıtını verdiğini ifade eden Ağırdır, “Araştırmaya katılan her 4 kişiden 3’ü (yüzde 79) zincir marketlerin istihdamda önemli olduğunu düşünüyor. Toplumun 10’da 8’i zincir marketlerin ülke ekonomisine daha çok katkı sağladığını dile getiriyor.” dedi. 

Türkiye’de esas meselenin zincir marketler sorunu olmadığını belirten Ağırdır şunları söyledi: “Şehirleşme büyürken yeni bir dünyadan bahsediyoruz, ancak gelir dağılımı maalesef dengesizleşiyor. Gelir dağılımı ve adaletsizlik kalıcılaşıyor. Karar vericilerin yeni baştan bu meseleleri düşünmesi lazım. Bunun için memleketin yararına topyekün kararlar alınması gerekiyor. Çözüm için hepimizin taşın altına elimizi koymamız, memleketin geleceği için yeni bir hayali inşa etmemiz gerekiyor.”

TARIM POLİTİKASI KURULU ŞART

İspanya ve Yunanistan gibi bir tarım ülkesi olan Türkiye’de son yıllarda yaşanan yüksek fiyat sorununun tek bir nedene dayandırılamayacağını kaydeden Gazeteci Yazar Ali Ekber Yıldırım: “Girdi maliyetlerindeki artış, tarımsal politikalar, ithalat ve ihracatta uygulanan politikalar, iklim değişiklikleri, çiftçinin tercihi, tüketicinin tercihi, döviz kurundaki tırmanış, lojistik maliyetlerinin yükselmesi, finansmana erişimin güçleşmesi dahil Türkiye gıda ve tarım sektörünün birçok sorunu var. Bu süreçte ‘marketler tek başına fiyatı artırıyor’ demek büyük haksızlık olur. Yapılması gereken şey ithalata dayalı bir tarım politikası yerine üretim odaklı bir tarım politikası benimsemektir. Ayrıca sektörü düzenleyen yasaları çıkarmakla kalmayıp bunların uygulanmasını da sağlamak önemli. Tüm bunların yanı sıra bir Tarım Politikası Kurulu oluşturmak şart” dedi.

ÇEKİRDEK ENFLASYONA TABİ ÜRÜNLERDEKİ MALLARIN VERGİLERİNİ İNDİRMEK GEREKİYOR

 Türkiye gıda endeksinin dünya gıda endeksinden çok daha hızlı yükseldiğini anlatan Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin: “Tarım emtiasında durum vahim. Bizim kullandığımız mal ve hizmetlerde çok ciddi bir yükseliş var. Bunları koyduğumuz ambalaj ve hammaddelerde de ciddi bir yükseliş var. Navlun ücretleri deseniz almış başını gidiyor. Artık 500 dolarlara ürün taşıtmak hayal. Yani gıdadaki fiyat artışlarının birçok nedeni var. Ama biz sebeplerden çok sonuçlara baktığımız için sorunun çözümünü bulamıyoruz” dedi. Fiyat artışlarına yönelik çözüm önerilerini de sıralayan Alkin, şunları kaydetti: “Çekirdek enflasyona tabi ürünlerdeki malların vergilerini indirmek gerekiyor. Gıdayla ilgili meseleyi çok iyi analiz etmeliyiz. Öncelikle meseleyi çözmekle ilgili iradeyi ortaya koymamız gerekiyor. Bu irade ortaya konulur ve her kesimin katılımıyla ortak bir yol haritası oluşturulursa ufak aksilikler olsa da o mesele çözülür.”

SADECE YÜZDE 15 İLE SEKTÖR FİYATLARINA YÖN VERİLEMEZ

Gıda perakende sektörüne yönelik Rekabet Hukukuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Torlak, zincir marketlerin mevcut pazar payları ve pandemi ortamında girdi maliyetleri kaynaklı fiyat artışlarının olduğu bu durumda, uyumlu bir eylemin söz konusu olamayacağını düşündüğünü ifade etti. Türkiye’de yaş meyve sebze fiyatlarındaki artıştan sorumlu tutulan zincir marketlerin toplam sebze meyve satışının sadece yüzde 15’ini yaptığına dikkat çeken Torlak paneldeki konuşmasında şu konulara değindi: “Gıda enflasyonunun öne çıkarılan öğesi yaş meyve sebzenin yüzde 85’i bu zincir marketlerin dışında satılıyor. Dolayısıyla sebze-meyvedeki fiyat artışını organize perakendecilerin yaptığını söylemek haksızlık olur. Biz pek çok ürünün ambalajını ve hammaddesini ithal ediyoruz. Bu nedenle kurdaki artış ve girdi maliyetlerindeki artış ürünlere zam olarak yansıyor. ÜFE-TÜFE arasında 2 kat fark var. Bu fark bir yerlerde absorve ediliyor demektir. Tarım Kredi Kooperatifleri 1000 civarında market açacağını açıkladı. Ben bu kararın ardından küçük esnafın ve temsilcilerinin ‘Biz zaten rekabeti bozan şeylerle uğraşıyoruz. Siz kamu olarak bu mağazaları açarak haksız rekabet yaratmıyor musunuz?’ diye bir çıkış yapmasını beklerdim. Ama kimseden böyle bir tepki gelmedi.”


Hibya Haber Ajansı