“Proje Temelli Öğrenme Programı” ile başarıyı analitik yetkinlik ile sağlanıyor!

“Ödev-Görev” çalışmaları yani pekiştirme amaçlı tekrar içeren kısa çalışmalar ve proje ödevleri görevlerinde başarının anahtarlarını veren ve öğrenci, ebeveynler ve okul arasındaki iletişimin nasıl olması gerektiği konusuna değinen Florya Uğur Koleji İlkokulu Müdürü Sevim Budun, “Ebeveynler bugün ödev konusunda mükemmeliyetçi davranıyorlar, mesela defalarca sildirip yazdırmak yanlış, oysa iyi kısma odaklanmak olumlu geri dönüş vermek çok önemli. Ödevi sık hatırlatmak,  öğrencinin sürekli yanında olmak; kendisi müdahale etmezse yapılmayacakmış gibi düşünmek yanlış bir tutumdur. Öğrenci ödevinin almadıysa annenin başkalarından öğrenmesinin alışkanlık haline getirilmesi ya da velinin sürekli öğretmeni araması öğrencinin sorumluluk bilincine erişmesini engeller. Öğrenci ödevlerini kendi not etmelidir. Ödev yapan öğrenciye ödül verilmemelidir, yapmayana da ceza verilmemelidir.  Ebeveyn ödev konusunda öğrenciye ilgisiz kalmamalıdır, kontrol etmelidir. Öğrenciye ödev=sorumluluk bilinci aşılanmalıdır. Ödevleri düzenli olarak öğretmen de mutlaka kontrol etmeli, geri dönüş vermeli, çocuk takip edildiğini bilmelidir. Bu çok ayaklı pozitif ilişki, olumlu geri dönüş ve övgü öğrenciyi motive eder. Okul tarafından öğrenciyi iyi tanıma; öğrenme yeteneğinin saptanması ona yönelik programın hazırlanması önemlidir” diyor.

Ödev ile ilgili motivasyon için öğretmenin ya da ebeveynin övgü dolu sözlerle öğrenciyi motive etmesinin tahmin edilenden çok daha önemli olduğuna dikkat çeken Sevim Budun, “Örneğin; ödevini beğendik ve evin bir duvarında sergilemek istiyoruz demek büyük motivasyon sağlar. Görevin asıl amacı verilen bir işin sorumluluğunu üstlenmek ve kendi başına yapabilme becerisini geliştirmek. Yoksa her adımda onay bekler. Böyle ise değiştirilmeli. Ödev bölümlere ayrılmalı her bölüm 10-15 dakika olursa sıkılmaz. Ebeveyn her arada kısa kontrol eder dinlendirir. Yapılmayan kısım üzerinden geçilir sorun anlaşılmaya çalışılır. Yapılmışsa çocuk olumlu mesajlarla desteklenir. Bir çalışma köşesi olmalı ödev saatinde orada olmalıdır. İyi aydınlatılmalı rahat sakin bir yer bazen müzik iyi gelir. Ödev mutlaka masada yapılmalı ve TV-tablet ya da telefon görüş açısında ya da masada olmamalı. Öğrencinin tüm malzemeleri önceden hazırlanmalı, masada yanında düzenli olmalı ve sürekli otur-kalk yapılmamalıdır. Okul tarafından sağlanan öğrenciyi bireysel tanıma, takip, bilgilendirme ve geri dönüş çok önemlidir” diye ekledi.

“Analitik düşünce becerilerini geliştiren programlar oluşturuldu”

“Hayatta karşılaştığımız her soruna doğru yaklaşım yollarını bulmak ve pratik çözümler üretmek üzerine bir program  olarak Florya Uğur Koleji’nde uygulanan “Proje Temelli Öğrenme Programı” konusunda bilgi veren Florya Uğur Koleji İlkokulu Müdürü Sevim Budun sözlerini şöyle sürdürdü:

“Proje tabanlı eğitim araştıran, sorgulayan, öğrendiği bilgiden keyif alan, aldığı bilgiyi hayatta kullanabilen bireyler yetiştirmeyi hedefleyen, farklılaştırılmış bir öğrenme programıdır. Derslerle ve temalarla çerçeveleniyor.  Yeni nesil eğitim anlayışında “Hayatı Okula Taşıyalım” diyoruz. Klasik sistemde öğrendiklerimizi hayatta uygulayabilecek miyiz diye bakardık. Şimdi öyle değil. Hayattaki olayları okulun içerisinde taşıyarak, hayatın gerçeklerini yaşayarak, çözün önerilerini beraber üreterek, beyin fırtınası yaprak, düşünmek tekniklerini öğreterek çocuklarımızı yetiştirmeliyiz.  Bunlar sınıf ve rehber öğretmen yönetiminde farklılaştırılmış ders programlarının yer aldığı çalışmalarla olmakta. Felsefe eğitimi, düşünce becerileri eğitimi gibi yeni nesil derslerimizde, finansal okur yazarlık gibi derslerimizde ele alınan konularla çerçevelenmekte. Bu sene temamız küresel işlim krizi. Bu konu ile ilgili projeler üretiyoruz, sunumlar yapıyoruz, etkinlikler düzenliyoruz, uzman konuklar ağırlıyoruz. Birinci sınıflar için yapıyoruz ama 12. Sınıflar için de yapıyoruz bunları. Ulusal- uluslararası projelerde yer alıyoruz. Proje tabanlı öğrenmenin temelinden problem çözmek, analitik düşünce becerilerini geliştirmek yatıyor.  Geleceğin çocuklarını yeni nesil metotlarla yetiştirmek gerekli. Bilinmeyenden, bilmediğimiz her şeyden korkarız, kötü senaryolar üretiriz. Eğer bu süreçleri iyi yönetirsek, dayanıklılığı küçük yaşlarda sağlarsak, hayatın bize getireceği her durumda çözüm üretebilecek yetkinliği kazanmış oluruz.  Projelerde temel dinamik grup halinde çalışmaktır.  Ailenin de sürece dahil olması gereklidir.  Öğretmenin daha az müdahale ettiği, süreci takip ettiği, öğrenciye sadece mentörlük ettiği, öğrencinin bilgiyi araştırarak, sorgulayarak kendisini bulduğu bu çalışma “proje tabanlı öğrenme” yönteminde izlenilen en başlıca yoldur. “