ÜFE ve TÜFE nedir? Ne anlama gelir? Üretici fiyat endeksi (ÜFE), üretilen toplam mal ve hizmetlerin üretici satış fiyatlarının belirli bir zaman diliminde değişimini ölçen bir endekstir. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ise, normal bir tüketici tarafından satın alınan belirli bir ürün ve hizmet grubunun fiyatlarındaki ortalama değişiklikleri gösterir. Yıllık enflasyon değerindeki değişimi ölçümler için bakılan fiyat göstergelerinde, tüketiciyi ilgilendiren nihai fiyatların değişimini gösteren endeks TÜFE’dir.

 

Nasıl hesaplanır? Ürünün market rafına gelmeden önceki maliyet ve fiyatını hesap eden TEFE (Toptan eşya fiyat endeksi) ve ÜFE, 2014 yılından itibaren Yİ-ÜFE (Yurtiçi üretici fiyat endeksi) endeksi altında birleştirilmiştir. Bu endeksteki artış, toplam üretilen mal ve hizmetlerin maliyetinin üretici nezdindeki yansımasını, bir başka deyişle üretim maliyetlerini gösterir. Maliyet enflasyonunun da ana göstergesi ve ürünlerin nihai fiyatı açısından da bir öncü gösterge olarak ele alınabilir. ÜFE ve TÜFE ile diğer özel kapsamlı fiyat endeksleri, belli bir mal ve hizmet grubunun ağırlıklandırıldığı bir sepet dahilinde oluşturulur ve endeks değerlerinin baz yıla göre değişimleri bize manşet ve özel kapsamlı enflasyon oranlarını gösterir.

 

 

Global TÜFE oranları karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg

 

Geçişkenlik... ÜFE’de görülen artışların bir süre sonra TÜFE’ye de yansıması beklenebilecek bir olgudur. Dolayısıyla, maliyet enflasyonunun ana bileşenleri itibariyle üretici maliyetlerini etkileyen olguların tüketici fiyatlarını da etkilemesi gecikmeli ve birebir aynı katsayıda olmasa da belli bir orana kadar kaçınılmazdır.

 

ÜFE ve TÜFE’nin yaklaşım katsayıları, konjonktürel olarak veya piyasa/ekonomi şartlarını içine alacak şekilde değişkenlik göstereceği, ekonomik yapı içindeki uygulama değişiklikleri de (fiyat kontrolleri gibi) aradaki farkı etkileyebilir. Bu nedenle, TÜFE ve ÜFE korelasyonu her ülkede ve her dönemde aynı değildir. Enflasyonun gerçekleşebilecek boyutları konusunda ÜFE ve TÜFE’den hangisi yüksekse “refah kazanımı” ve “fiyat istikrası” açısından ona göre bir politika kontrol mekanizması oluşturulması optimaldir. Özellikle ÜFE’nin yüksek olması ve aradaki farkın gerçek faktörel nedenleri analiz edilerek teşhis konulmalıdır. ÜFE ve TÜFE enflasyonu farklılaşıyorsa, literatürün önerdiği gibi optimal para politikası TÜFE enflasyonu yerine ÜFE'yi hedeflemelidir. Geçişkenlik, farklı aşamalarda gerçekleşir. Yani, TÜFE'si yüksek olan ülkeler aynı zamanda ÜFE'si yüksek olan ülkelerdir, ancak bunun tersi de geçerli olabilmektedir.

 

Merkez bankalarının politika rehberliği… Direkt hedeflemede de, Merkez bankalarının enflasyonun gerçek koşullarını para politikası rehberliği ve amaçları açısından ele almaları gerekmektedir. Mesela; ÜFE ve TÜFE arasındaki fiyat göstergelerinde makas açıklığı geçici faktörlere mi bağlıdır? Küresel tedarik zincirlerindeki sıkıntılara dayalı olarak bu iki enflasyon göstergesi arasındaki fark son dönemde birçok ülkede oluşmuştur. ÜFE ile TÜFE arasındaki makasın açıklığının sürekli olması ise, aslında farklı bir boyutta yorumlanmalıdır. ÜFE ve TÜFE bileşenleri arasında faktörel yoğunluk (emek yoğun, sermaye yoğun), inovasyon etkisi, üretim sürecindeki adımlar, ÜFE sepetindeki ara malı etkisi gibi farklılık etkenleri göz önünde bulundurulmalıdır. Üretim sürecindeki artan segmentasyon ve malın birim fiyatına eklenen emek ve sermaye maliyeti, malın nihai fiyatına girdi olarak etki ederken, tüketici tercihleri ve buna bağlı oluşan talebin de son fiyat oluşumundaki safhada yer aldığı gözlenmektedir.

 

Tarihsel gözlemde de, küresel mali kriz dönemleri (2008 gibi) korelasyonda kirlenmeye sebep olabilmekte, bu nedenle geniş zamanlı korelasyonlardan ziyade dönemsel kırılımlara odaklanılması gerektiği görülmektedir. 1970’lerde ve 80’lerin başında küresel arz sıkıntıları ve petrol fiyatlarından kaynaklı, siyasal istikrarsızlıkların da beslediği, gelişmiş ülkelerin muzdarip olduğu yüksek enflasyon oranları görülmüştü. Uygulanan sıkılaştırıcı politikalar ve küresel arzın rahatlaması ise bu enflasyon oranlarını ilerleyen yıllarda indirgemişti. 1970'lerde veya 1980'lerde yüksek ya da hiperenflasyona sahip olan çoğu gelişmekte olan ülke ise, 1990'larda çok yüksek enflasyondan kurtulmuştur. Ancak dönemsel kırılmalar dışında TÜFE ve ÜFE korelasyonundaki seyir ekonomik yapı içindeki faktör yoğunluğuna bağlı olduğundan, gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler açısından benzer şekilde ölçüt olarak ele alınamamaktadır.

 

 

Global ÜFE oranları karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg

 

Döviz kuru, girdi maliyeti faktörü… Nominal döviz kurundaki değişimler de, ÜFE ile TÜFE etkisi bakımından ara malındaki ve nihai mallardaki ithal yoğunluğuna göre değişkenlik göstermektedir. Küresel sanayi girdi fiyatlarındaki değişimler karşısındaki duyarlılık analizinde, ülkenin nominal döviz kuru ve ithal yoğunluğu yer tutmaktadır. Ara mallarında gözlemlenen ikili ticaret payları, her ülkede üretimin her aşamasında verimlilik şoklarının gerçekleşmesinde etkendir. 2001'den sonra üretimin segmentasyonunda gözlenen artış, Çin ve Doğu Avrupa'nın bir üretim ve ihracat platformu olarak yükselişi de dahil olmak üzere dış ticaret ve uluslararası ticaret tarafından büyük ölçüde kolaylaştırılmıştır. ÜFE içerisinde endüstriyel girdi fiyatlarının etkisini direkt olarak gözlemlemekle birlikte; piyasa ve ekonomideki talep şartları, fiyat elastikiyeti ve kar marjlarında sürdürülebilirlik olguları TÜFE içindeki yayılımda zaman ve oran değişimlerine neden olur. Hem nihai tüketim malı, hem de girdi olarak kullanılan mal gruplarında ise (enerji, ara malı, parça, aksam gibi) fiyat değişimlerinin direkt etkisi, buna ek olarak da oluşturduğu girdi maliyeti üzerinden genel yayılım etkisi hesap edilir.

 

Sonuç? Üretimin hızla artan talebe cevap verememesi nedeniyle Türkiye dahil birçok ülkede ÜFE-TÜFE farkı tarihsel ortalamaların üzerindedir. Tabii ki ÜFE'nin TÜFE'ye yansıma katsayısı %100 değil çünkü girdi sepetindeki farklılık, farklı mal gruplarındaki talep farkı (dayanıklı tüketim malları, dayanıksız mallar ayrımı), girdi çeşitliliği, ikame ve esneklik teknolojik gelişme ile ekonomide büyüme, talep koşulları etkili olmaktadır. Ayrıca, yakınsamanın gecikmeli etkileri, yüksek büyüme ve düşük büyüme dönemlerinde farklılık gösterebilmekte ve ÜFE'deki birikim, yüksek büyümede daha erken, daha sonra yavaş büyümede tüketici fiyatlarına yansıyabilmektedir. Büyüme patikasının hızlandırılması bağlamında politika uygulamasında döviz kurları başta olmak üzere yurt içi maliyet unsurlarının fiyat yansımalarını görmemiz olasıdır. Özellikle ithalat maliyetlerine yansıyan döviz ve küresel emtia fiyatlarındaki ÜFE-TÜFE geçişkenliği yeterince sıkı olmayan bir faiz politikasında zarar etkisini artırabilir.

Kaynak Tera Yatırım-Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı