Merkez Bankası’nın sıkı para politikasına bağlılık taahhüdü, fiyat istikrarı vurgusunun ön plana çıkması ve ekonomi yönetiminin değişimden başlayan süreç ile beraber pozitife çevrilmiş olan algı, son dönemdeki politika rotasının özetidir. Ortodoks tarzda para politikalarının uygulanmaya konmasıyla beraber, enflasyonla mücadele için direkt bir parasal sıkılaştırma yapan Merkez Bankası, bu politikasını uzun süre sürdüreceğinin yönlendirmesiyle beraber dezenflasyon süreci için politika sürekliliği vurgusunu öne çıkarmış durumda. Faizlerin dezenflasyon sağlayacak derecede yüksek olmaya devam edeceği beklentisi ve bunun orta vadeli bir politika olarak benimsenmesi durumuna ilişkin taahhüt yakın zamanda verilmiş olup, Merkez Bankası’nın öngörülür gelecekte faizleri enflasyonun bir miktar üzerinde tutacağı görülüyor. Merkez Bankası’nın rezervleri güçlendirme aşamasında döviz tamponlarını takviye edeceği süreçte de döviz alımlarına başlaması bekleniyor.

 

Genel beklenti faizde değişiklik olmayacağı yönünde ama enflasyonda artış eğilimi sürüyor ve MB’nin proaktif bir sıkılaşma hamlesiyle faizi 100 bps artırabileceğini düşünüyoruz. Merkez Bankası’nın sıkılaşma yönündeki yönlendirmesi ve politika açıklamalarındaki ayrıntılar da elbette kritik olacaktır.

 

 

TCMB faizi, enflasyon hedeflemesi ve gerçekleşen enflasyon karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg, TCMB, TÜİK)

 

Enflasyonda yukarı yönlü sapma olasılığı, son gerçekleşmeler ve geçmişten gelen enflasyonist etkiler çerçevesinde artmıştır. Yüksek artış gösteren ÜFE, TÜFE’ye gecikmeli geçiş etkisi üzerinden fiyatlar üzerindeki maliyet etkisinin devam edeceğini göstermektedir. Enflasyonun yılın ilk bölümünde belli bir süre %15 patikası üzerine oturmasını ve Nisan ayında tepe noktasını görmesini bekleriz. Yılın ikinci yarısında lehte işleyecek baz etkisi, azalacak döviz kuru baskısı ve iyileşen mevsimsel koşullar enflasyonda gerilemeyi destekleyecektir.

 

Enflasyona karşı proaktif duruş beklentimizin yanı sıra, tersine dolarizasyonun hızlandırılma süreci ve yabancı portföy girişlerine dönemsel girişlerden ziyade süreklilik kazandırmak amacıyla da bir faiz adımı atılabileceğini düşünüyoruz. Gelişmiş ülkelerde ekonomik ısınma beklentileri piyasa faizlerini etkilerken, reel faizin takviye edilmesi gerekebilir. Yüksek faiz uygulaması, elbette sürekli uygulanması istenen bir politika değil; ancak faizin yarattığı büyüme endişelerine karşılık olarak 4Ç20 ve 1Ç21 sanayi verilerinin beklenenden daha yüksek bir ekonomik aktiviteye işaret ettiği görülmektedir. Kredi talebinde sıkılaşan finansal koşullara bağlı dengelenme ve Covid-19 kapanma etkileri elbette bu denklemin dışındadır. Merkez Bankası’nın yeni politika uygulamalarında, sıkılaşma yönünde proaktif olmasını, gevşeme yönünde ise ihtiyatlı olmasını bekleriz.

 

Kaynak Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı