Eski İçişleri Bakanı Ağar, Sedat Peker'in iddialarını Sözcü Gazetesi'ne yorumladı.

Mehmet Ağar, “Devlet hizmetinden ayrılalı 25 yıl, siyaseti bırakalı da 15 yıl oldu. Dokunulmazlığım yok. Devlet benimle ilgili istediği araştırmayı istediği zaman yapar. Bunun için herhangi bir engel yok. İnsan yaptığından korkar, yapmadığından değil. Benim çok şükür korkacak hiçbir şeyim yok” dediği açıklamasında, iş insanı Mübariz Mansimov’u tehdit ederek Yalıkavak Marina’yı aldığı iddiasıyla ilgili konuşurken, oranın sahibi değil yönetici olduğunu savunarak “Devletin bütün kayıtlarında buradaki konumum bellidir. Utanç verici, saçma sapan iddia ve isnatlarla suçlama konusu yapmak utanç vericidir. Yıllarca terörle mücadele etmiş, bütün terör örgütlerinin hedefinde olan, her adımı devlet tarafından bilinen, 24 saat korunan kişiyim. Bu kadar kör gözle bakan insanlarda mantık diye de bir şey yok.” ifadelerini kullandı.

Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk’e konuşan Ağar, “Ben alnı açık gezerim. Böyle olduğumu devlet de, millet de bilir. Benden, ehli namus olan, ehli vatan olan kimse şikayetçi olmaz. Ama son dönemlerde Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve PKK siteleri marina ve benimle ilgili yalan haberler üretiyor. Bunlar karşılık bulmuyordu. Şimdi farklı taktikler uygulanıyor. Beni gündeme getirmelerinin asıl nedeni de bizi buradan uzaklaştırmak. Bizi buradan uzaklaştırınca yapılacak olan da belli: Buraya mafya çökecek. Bugün eğer mafya buraya giremiyorsa bizim burada olmamızdandır” diyerek diğer issilar konusundaki soruları ise yanıtsız bıraktı.

CEMİL ÇİÇEK'TEN PEKER'İN İDDİALARINA YÖNELİK AÇIKLAMA

Eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek, "Peker’in iddiaları binde bir bile doğruysa felaket ve sıkıntıdır" ifadelerini kullandı. 

DW Türkçe’de Değer Akal'ın sorularını yanıtlayan Çiçek, "Binde biri bile doğru ise felaket ve sıkıntıdır. Binde birken önünü alamazsanız, bu yüzde bir, sonra onda bir olur, sonra bir bakarsınız ki bütün vücudu kaplamış. Türkiye bu konuda yeteri kadar geçmişte tecrübe sahibi oldu. Gerekli ders çıkartılarak gereğinin yapılması lazım” dedi.

Çiçek, devletin bilgisi dışında olan herşeyin kayıt dışı oladuğunu ifade ederek, "Türkiye bu sıkıntıları, bu görüntüleri hak etmiyor. En önemli mesele, devlete güven meselesidir. Devlete güven sarsılırsa bir çok şeyi yerli yerine oturtamazsınız. Devlete güven yoksa ne doğru dürüst kalkınma ne doğru dürüst demokrasi olur ne de başka türlü kökleşmiş sorunlar çözüme kavuşturulur. Bu nedenle kayıt dışı vurgusunu yapıyorum. Devletin bilgisi ya da denetimi dışında olanların hepsi kayıt dışıdır. Bilgisi var ve denetimi dışındaysa bu da aynı kapıya çıkar. Bu bir gün mafya örgütü olarak ortaya çıkar, bir gün de Gülen gibi dini cemaat terör örgütü olarak ortaya çıkar…" dedi ve şöyle devam etti: Videoları seyreden, gazetede okuyan ilgili savcı ya da savcıların harekete geçip gereğini yapmaları lazım. Devlete güveni sağlamak açısından bu gereklidir. Bu boyuttaki iddiaları savcılar araştıracak, gerçek neyse ortaya çıkartacaktır. Suç teşkil eden bir şey varsa, evvela yargı makamlarının harekete geçmesi lazım. Bu bahseliden konular şikayete bağlı suçlar değil. Ceza hukukumuzda şikayete bağlı suçların sayısı Avrupa Birliği süreciyle alakalı olarak azaltılmıştır. Savcılar, bu iddialar hakkında haberdar oldukları an itibariyle, bu iddialarla ilgili soruşturma başlatmaları gerekiyor. Basında yeteri kadar yer buldu, görmüşlerdir… Suç varsa iddianame tanzim edilir, suç yoksa takipsizlik kararı verir. İddialar doğru değilse de elbette biz gereğinin yapıldığını görür, ‘yalanmış esası yokmuş’ deriz. Ama yargının görevini yerine getirmesi gerekir."

 

Sivil Düşünce Haber Portalı