Kaçırılan Denizcilerimiz

Bu hafta basın toplantımıza Nijerya açıklarında korsanların gemimize yaptığı saldırı sonucunda hayatını kaybeden denizcimize Allah'tan rahmet dileyerek başlamak istiyorum.

Kaçırılan 15 denizcimizin ise bir an evvel sağ salim kurtarılmasını temenni ediyorum.

 

 


Eğitim Süreci İle İlgili Temennimiz

Bildiğiniz üzere öğrencilerimiz geçtiğimiz hafta online karnelerini aldılar.

Öncelikle bu süreçte fedakarca çalışan öğretmenlerimizi, zorlu bir süreçten geçen öğrencilerimizi ve velilerimizi tebrik ediyorum.

İnşallah gelen gün geçen günden daha güzel olacaktır.

Fakat önümüzdeki dönem salgının seyri ile ilgili eğitimde şu öneriyi de yapmak istiyorum.

Türkiyemiz büyük bir ülke 81 ilimiz var, coğrafi şartlar, iklim şartları ve pandeminin etkisi her ilde farklılık gösteriyor.

 

Bundan dolayıdır ki önümüzdeki dönem MEB Türkiye geneli bir karar alacağına bunu mahallin bırakması daha uygun olacaktır.

Yani; Okulların açılıp açılmaması genel bir karar yerine yerel yöneticilere bırakılmalıdır.

Bu karar alınma süreci başta Kaymakam, il hıfzıssıhha, ilçe sağlık ve milli eğitim müdürlerinin dahli ile yürütülmelidir. Böylece pandeminin etkilemediği bölgelerde okullar açılabilir.

Böylelikle de eğitimde yaşanan aksamanın önüne geçilmesi sağlanmış olacaktır.

Türkiye Deform Yaşadı?

Muhterem arkadaşlar… Sıkıntılarımız bir türlü dindirilemedi, çok zor bir dönemden geçiyoruz.

Türkiye’de adalet deforme oldu. Ekonomi deforme oldu. Demokrasi deforme oldu.

İktidarın bugünkü reform çıkışları bir noktada sevindirici çünkü Türkiye’yi her alanda deforme ettiklerini kabul etmiş oluyorlar.

Ancak biz bu iktidarın Türkiye’de reform yapabilecek moral motivasyonunu çoktan kaybettiğini düşünüyoruz.

Türkiye’nin bugün her alanda reforma ihtiyacı olduğu ise açık…

Adalette reform olmalı; kanunlar üzerinde yapılan reform bir mana ifade etmez, bu reform vicdanlarda yapılmalı. Adalet zihniyeti değişmeli, yargıya müdahale ortadan kaldırılmalı.

Ekonomide reform olmalı; kaynaklar betona gömülmemeli, tüketimden, israftan vazgeçilmeli, üretime dönük yatırımlara ağırlık verilmelidir.

Demokraside reform olmalı, Türkiye çoğulcu yönetim anlayışına geçmeli, tek adama dayalı sistem yerine ortak akıl tesis edilmelidir.

Faizin Yükseğine Değil Tamamına Karşıyız

Ekonomik gidişatın iç açıcı olmadığının somut göstergelerinden birisi de faiz oranlarıdır.

Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan geçtiğimiz hafta; yüksek faize kesinlikle karşıyım, dedi.

Bakınız meselemiz ekonominin faizle tanzim edilmeye çalışılmasıdır. Şartlar o kadar kötüleşti ki faizi yükseltmekten başka çare bulunamadı.

Faiz bir virüstür lakin faizci kapitalizm bile dünyada faizleri 0 seviyesine indirmişken Türkiye’nin bu durumu doğru yönetilmemesi ile ilgilidir.

Bizim zihniyet olarak temel farkımız budur, biz bir kötülüğü az veya çok diye ayırmadan karşısında durabilme iradesini gösteren bir hareketiz.

Türkiye’mizde

- 2002’de Türkiye’nin ödediği miktar 51 milyar…

- 2020 yılında hazineden faize ödenen miktar 121 milyar₺

- 2021’de faize ödenecek tutar 180 milyar₺

Bu rakamlar bu milletin emeğinin faiz lobilerine gasp ettirildiğinin işaretidir.

Geleceğimiz İpotek Altına Alınıyor

Bu arkadaşların faizle alakalı ilişkisini anlamak için şu örneği burada zikretmek istiyorum.

İktidar, dolar cinsinden 2026 ve 2031 vadeli ve dövize endeksli yüzde 4.90 ve 5.87 faiz vererek, devlet tahvili satışı yoluyla 3.5 milyar dolar borçlandı.

Bu durum bizi endişeye sevk ediyor, bütün dünya başka bir istikamete yönelmişken Türkiye açığını kapatamayan bir noktada iktidar hala üretime dönük yatırımları gündemine almıyor.

ABD Merkez Bankası faiz oranı %0,25

AB Merkez Bankası faiz oranı % 0,00 olduğu halde dolara %5.87 faiz vermek hangi mantıkla açıklanacak?

Bu ülkeyi Duyun-u Umumiye’ye mahkûm edecek bu adımlar nasıl kabul edilecek?

1853 yılında alınan o borcun ancak 1952 yılında son taksiti ödendi. Bu tarihi gerçek gösteriyor ki gelecek nesillerin sırtına yük yüklüyorsunuz.

3.5 milyar dolar borca 2031'de kadar toplamda 1 milyar 275 milyon dolar faiz ödeyeceğiz.

Bu geleceğimiz ipotek altına almaktır.

Esnaf Feryat Ediyor

Muhterem arkadaşlar…

Koronavirüs salgını sebebi ile kapanan işyerlerinde esnaf feryat ediyor, işsizlik almış başını gidiyor.

Fakat Sn. Erdoğan: Bazı dostlar, ‘Dükkanlar kapanıyor’ dedi; işte rakamlar, kapanan yok! Diyebiliyor.

Böyle olunca da kapalı dükkanlara hizmet verilemiyor onlara yardım edilemiyor.

Tablo ortada işte milletin durumu;

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) verilerine göre ocak-ekim döneminde kapanan gerçek kişi ticari işletmelerin sayısı yüzde 16.61 artışla 15.745'e ulaştı.

Aynı dönemde kapanan şirket sayısı ise yüzde 12.67 artışla 11.223'e çıktı. Böylece 10 aylık dönemde 26.968 işyeri kapandı.

Ben Sn. Erdoğan’ın vatandaşı dinlemesini, esnafı dolaşmasını tavsiye ediyorum

Gönlümüzden isterdi ki bunu birlikte gerçekleştirelim…

Birçok İşletme İflas Edecek

Bu iktidarın Covid 19 tedbirleri turizm ve turizm dışı olmak üzere ikiye ayrılıyor.

Yaz ayında da bunu net bir şekilde gördük eğer söz konusu turizm ise her türlü tedbirden taviz verilebiliyor.

Bugün de aynı tablo ile karşı karşıyayız.

Millete sokağa çıkma yasağı, turistlere ise her türlü serbestlik var, buna itirazımız da yok.

4-5 masalı işletmesi olan küçük esnafa kafesini, lokantasını açmak yasak ama Uludağ’da otellerin tamamı doldu.

Biz burada elbette her şeyi toptan yasaklayalım demiyoruz.

Gerekli tedbirler alınarak esnafın mağduriyeti giderilmelidir.

Bir devlet, esnafının dükkanını kapattırıyorsa, kapatma kararından önce destek paketlerini açıklamak zorundadır.

Bırakın destek vermeyi stopajları dahi almayalım diyemediler.

Bu ortamda da esnafımıza başınızın çaresine bakın diyorlar. Birçok işletme yasaklar kalktığı zaman iflas etmiş olacak. Piyasanın böyle büyük bir krize sürüklenmesine sebep olunması, iktidarın milleti yalnız bırakması kabul edilemez.

Dostluk Zor Zamanda Belli Olur

Sn. Erdoğan dostluktan bahsetmişken, dostluk hakkında bir hususu dile getirmek istiyorum.

Padişaha sormuşlar; padişahım bu dünyada kaç dostunuz var diye?

Padişah da; o, tahttan indikten sonra belli olur, diyerek cevap vermiş.

Sn. Erdoğan bilmeli ki biz kendisini ve AK Parti’yi düşman olduğumuz için eleştirmiyor, yanlışlarını dile getirmiyoruz.

Bizim uyarılarımızın temelinde her zaman dostluk ve kardeşlik hâkimdir.

Çünkü gerçek dost senin hata yaptığında seni alkışlayan değil yanlışını sana hatırlatandır.

Dost acı söyler…

Bu hususun da unutulmamasını, bizim zihniyetimizin bu olduğunu bir kere daha burada sizlere hatırlatmak istiyorum.

Bizim İttifak Şartımız Belli

Haftalardır bir ittifak meselesi aldı başını gidiyor.

Çok açık bir şekilde söylemek istiyorum; ittifak konusu ancak seçim sathı mahalline girdiği zaman konuşulacak bir konudur.

Bakınız ittifaklar seçime giderken yapılırken yapılır ittifak demek koalisyon demek değildir.Geçen seçim Millet İttifakı’nın içinde olduk bir tane hedefimiz vardı, onu da deklare ettik millete.

Bugünkü sorumsuz olan Başkanlık Sistemi muhakkak değiştirilmeli, parlamenter sisteme dönülmelidir dedik.

Lakin şunu da söylemek istiyorum ki; Saadet Partisi şahısları değil ilkeleri konuşur.

Saadet Partisi’nin ölçüsü bellidir. Kaos ortamından kurtulmalıyız, birbirimize hakaret ederek birbirimize iftira atarak yalan söyleyerek yol yürüyelim denmez.

Yolsuzluk, rüşvet, israf mutlaka ortadan kaldırılmalı adı bile zikredilmemelidir. Komşusu açken tok yatan bizden değildir, zihniyetinin yerleşmesi devlet yönetiminde en önemli unsurlardan birisi olmalıdır.

Haktan ve hukuktan yana olmak, rantı değil halkı savunmak, tüketimi değil üretimi öncelemektir. Bizim ilkelerimizin temeli, adalet, şeffaflık, denetlenebilirliktir. Bunları benimseyen, bu ilkelerle yol yürümeye razı olanlarla her zaman oturmaya, müzakere etmeye açığız.


Hibya Haber Ajansı