Usta açıklamasında şunları söyledi:

“Merkez Bankası Başkanı daha önceki raporda gerekirse ilave sıkılaştırma yapılacak ifadeleri
çıkarıldı Merkez Bankası başkanı buna ilişkin soruları cevaplamadı. Dolayısıyla İlave
sıkılaştırmanın olup olmayacağı konusunda ciddi bir belirsizlik yarattı Merkez Bankası
Başkanı konuşmasında. Merkez Bankası’nın elinde faiz silahından başka silah yoktur. Ancak
bu faiz silahının da gücünü yitirmiş bir silah olduğunu belirtmek gerekir. Bugünkü Merkez
Bankası başkanına piyasaların bakış açısı gerekse de faiz artırımı yapmaz bu merkez bankası
başkanı şeklinde bir kanaat oluşmuştur. Bu konuşmalarıyla belirsizlik yaratarak faiz silahının
etkisini azaltmıştır. Bu Türkiye açısında stratejik bir hatadır.


Enflasyon tahmini 2.8 puan yükseltildi buna ilişkin bir kısım mazeretler söylemiş olsa da,
hesabı yapmak son derece kolay, kendi ifadeleri ile kur geçişkenliğine yüzde 20 dedi. Merkez
Bankası Başkanı değişikliğinden önce kuru 7.10 bugün de 8.20 kabul edersek yüzde 15’lik bir
artış var. Ben buna Şahap Kavcıoğlu etkisi diyorum. Yüzde 20 geçirgenlik varsa bunun üç
puanı enflasyon üzerinde etkisi olur, bu çok basit bir şey. Eğer Merkez Bankası başkanı geçen
bir ay içerisinde katıldığı televizyonlarda biraz daha bu Merkez Bankası Başkanı olaylara
hakim etkisi yaratmış olabilseydi bu etki geri gelebilirdi. Piyasa yüzde 15’lik Türk lirasındaki
değer kaybını tutuyor. 9,4’ten 12,2’ye revizyonun temel sebebi Merkez Bankası
Başkanlığındaki anlamsız değişikliktir.


Para politikasının etkisiz olmasında merkez bankası başkanının kendi sözlerinden ve
şahsından kaynaklanan bir takım sıkıntılar var. Mesela bir hafta önce katıldığı televizyon
programında zımni olarak bir ödemeler dengesi krizinden bahsetti. Bunu biz muhalefet olarak
bile bu sözcüğü ağzımıza almakta imtina ediyoruz. Çok net bir şekilde bu mesajı verdi.
Allahtan piyasalar bunları çok ciddiye almıyor ciddi alsalardı bunlar çok önemli sözlerdir.
Ekonomik krizden bahsetti, rezervlerin eritildiğini sözleriyle kabul etti ancak bir taraftan da
inkar etti. 710 ton altınımız var dedi. Sanki bunlar merkez bankası analitik bilançosunda
görülmeyen birşeymiş gibi. Rezervler eksi diyorlar ama 710 ton da altınımız var diyor.
Rezervlerimiz 45-50 milyar negatif derken bu altınlar bunun içerisindedir zaten. Orada o
kadar sorun var ama burada bu kadar altın var… o altın zaten bu hesabın içinde.


MERKEZ BANKASI BAŞKANI, PARALEL BİR MERKEZ BANKASI
OLUŞTUĞUNU KABUL ETTİ

Merkez Bankası Başkanı ne olursa olsun Türkiye ekonomisi kırılgandır dememelidir. Dün bu
soru olarak soruldu kendisine tabii kağıdın dışına çıkamadığı için bu soruya cevap vermedi.
Kuru baskıladıklarını defalarca ifade etti. Bu şu anlama gelir dalgalı kurun serbest kurun ne

anlama geldiğini bilmeyen bir merkez bankası başkanı tarafından Türkiye yönetiliyor
demektir. Paralel bir merkez bankası oluştuğunu kabul etti. Yani merkez bankasının temel
para politikasına ilişkin görevlerinin hazineye ve kamuya bankalarına aktarıldığını ve ana
oyuncunun onlar olduğunu kabul eden bir Merkez Bankası Başkanı görüyoruz. teknik
konuşmayan, ucuz siyaset yapan, muhalefeti suçlayan, bağımsız hareket edemeyen, kendine
güveni olmayan, para politikasının kim tarafından uygulanması gerektiğini dahi bilmeyen,
dalgalı kur rejimini kavrayamamış, bütçe giderleri ile merkez bankası rezervleri arasında ilişki
kurabilen ve daha da vahimi merkez bankasının karı ile övünen bir merkez bankası başkanı
gördük. Merkez Bankaları kriz dönemlerinde, bunalım dönemlerinde, sıkıntı dönemlerinde
kar eder. Merkez Bankası kar ediyorsa bir ülkede orada sıkıntı var demektir ama bunu bile
kavrayamamış bir merkez bankası başkanı gördük.


MERKEZ BANKASI, FAİZ SİLAHIYLA TÜRK LİRASINA DEĞER KAZANDIRMA
ŞANSINI ARTIK YİTİRMİŞTİR

Merkez Bankası Başkanının samimiyetle, geçmişte yapılan hataları kabul etmek, onları
savunmak yerine bu iş niye ihale değil de tercih edildiğini anlatmasını beklerdik. Protokolün
içeriğine ilişkin bir şey söylemesini isterdik. Bu işin olumlu olduğunu söylüyorsun olumsuzda
şu sonuçları olmuştur demesini beklerdik. Biz 128 milyar dolar meselesinde daha samimi ve
teknik bir açıklama beklerdik. En büyük kırılganlık noktamız rezervlerin negatife dönmesi ise
o zaman rezerv biriktirme stratejisinin olması lazım.
Merkez Bankası Başkanı dünkü basın toplantısında sorulara teknik ve inandırıcı cevap
vermedi. Bir merkez bankası başkanının soruların cevaplarını kağıttan okumasıyla ilk kez
karşılaştık. Merkez Bankası başkanlarının itibarları ve sözlerinin hep bir ağırlığı vardır, sözlü
yönlendirme yaparlar. İtibar kazanıp sözünüzle bir takım yönlendirme yapmasını beklerdik
Merkez Bankası Başkanının. Türkiye lirası milli rezervleri eksiye düşmüş olması sebebi ile
artık savunmasız hale gelmiştir. Elinde faizden başka silah kalmamıştır. Salt faiz silahıyla
Türk lirasına değer kazandırma imkanını Merkez Bankası yitirmiştir.

TAM KAPANMA KARARININ ÖNEMLİ BİR AYAĞI EKSİK KALMIŞTIR

Tam kapanma kararı geç kalınmıştır ama doğru bir karardır. Ancak kararın önemli bir ayağı
eksik kalmıştır. İnsanlar ne yiyecek, ne içecek, gündelik kazanıp yiyen insanlar var, işyeri
kapatılmış esnaf var, faturalar var, çekeler var, senetler var, kiralar var. Bunlarla hiç alakası
olmayan bir karar alınmıştır. Kapattık demekle olmaz, devlet vatandaşını düşünmek
durumundadır. Her ekonomi kendi büyüklüğü çerçevesinde destek verir. Türkiye’nin bugüne
kadar verdiği destek, işsizlik sigortası dahil toplam büyüklüğü milli gelire oranla yüzde 1,9.
G20 ülkesi olmakla övünüyoruz. G20 ülkelerinde bunun ortalaması yüzde 8.1. Yani bizim
dışımızdaki G20 ülkeleri Türkiye’nin dört katından fazla vatandaşına destek yapmış. Geliri
düşük olan G20 ülkeleri bile Türkiye’den daha fazla destek yapmış. Bizim bütçemiz
olmadığından değil ama hükümet tercihini zor durumda olan, sıkıntıda olan vatandaşından
yana kullanmak yerine, otomatik ödemelerin devam etmesinden yana, beşli çeteden yana
yapmıştır. Günlük haftalık çalışanlara acilen destek sağlanması lazım. Kağıt toplayan insanlar
var bu insanlar onu yapmazsa akşam yiyecek ekmeği yok demektir. Devlet bunu düşünmek
zorundadır.

Vergi usul kanununa göre, bu kapanma mücbir sebep sayılması lazım, bu anlamda vergi
beyanname verme ve vergi ödemelerinin en az bir ay ertelenmesi gerekir. Yapılandırma
taksitlerini dönemin sonuna aktarmak lazım. Hiç olmazsa vergi kira stopajlarının sıfırlanması
gerekir. Çek ve senetler, 29 Nisan dahil Mayıs ayına kadar yazılmasın. İcra takipleri Mayıs
sonuna kadar durdurulsun. BDDK kredi takip başlama süresini bir ay daha uzatsın. Küçük
esnafın işyerlerinde elektrik faturaları takip eden altı aya yayılarak tahsil edilsin. Yerel ölçekte
belediyeler yardım yapmak istiyor, ancak belediyelere bağış kabul etme sınırlandırılmıştır bu
hatadan vazgeçmesini istiyoruz hükümetin. Hiç olmazsa belediyeler kendi yerel
vatandaşlarına karşı hizmet verebilsin.


EMEKLİ İKRAMİYESİ 1550 CİVARINDA OLMALI

Emekli ikramiyeleri 1100 olarak açıklandı, bunun 1550, 1560 civarında olması gerekirdi.
Hükümet şu yanlışa düşmüştür, bütçeden 100-200 milyar daha fazla ödeyip vatandaşı
rahatlatmak yerine, 128 milyar dolar rezervlerin erimize sonucunu da doğuran, cari açığın
artmasına neden olan, doğrudan destek vermek yerine kredi kanallarının kullanılmasının
ekonomiye maliyeti çok ağır olmuştur. Hükümete çağrıda bulunuyorum bur hesap yapsın
ortaya koysun. Bu hesapları biz yaptık daha sonra paylaşacağız. 200 milyar bütçeden
kullanmak yerine bir trilyon liranın üzerinde en az beş katı kadar sisteme, bütçeye yük
getirecek kredi kanalını tercih etmesinin gerekçesini açıklamak durumundadır. Bu desteklerin
verilmemesi çok yoğun savunmasız kitleyi vurmuştur. Bu sosyal bir sıkıntı haline
gelmektedir, hükümetin bunun farkına varması gerekir.

Merkez Bankasının sürekli sorunlu hale getirilmesini Sayın Erdoğan’ın stratejik bir taktiği
olduğunu düşünüyorum. Sürekli projektörler oraya tutuluyor ve biz sürekli Merkez Bankası
üzerinden bir kusurlu aramaya çalışıyoruz. Merkez Bankası Başkanı başarılı olsa bile para
politikasının alanı son derece sınırlıdır, para politikasının sorunlarını çözemezsiniz. Esas olup
bitenden bu başarısızlıktan sorumlu olan Sayın Erdoğan ve onun kabinesidir, kimse bunun
üstünü örtmeye çalışmasın. Türkiye’nin sorunları aşırı büyümüştür, bu hükümet sorun çözme
yeteneğini kaybetmiştir. Ekonomide bağımsız bir dış politika uygulama imkanı Türkiye’nin
yoktur. Biden’in sözlerine ilişkin Türkiye’nin bir şey yapamamasının temelinde de bu vardır.
Türkiye ekonomisinin kırılganlığı artık Türkiye açısından bir milli güvenlik sorunu haline
gelmiştir.”