Türkkan açıklamasında şunları söyledi:

Ruhu olmayan adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidardayken yaptığı son kongresi olmuştur.
Sayın Basın Mensupları bugün gerçekleşen Ak Parti kongresi gösterdi ki bize, 19 yıldır ülkeyi
sanki onlar yönetmiyor.
Sanki ülkede tek adam sistemi hiç yaşanmamış, sanki dolar 8.40’lara dayanmamış, sanki
çöpten yemek toplayan, sanki akşam pazarında artanları eve götüren yokmuş gibi gerçeklere
değinmeden Sayın Erdoğan masal anlattı. Bunu kongrede yaptığı açıklamalarda gördük.
Bakın Sayın Cumhurbaşkanı neler diyor;
“Son bir kaç gündür piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, Türkiye ekonomisinin temellerini,
gerçek dinamiklerini, taşıdığı potansiyeli ve yarınını kesinlikle yansıtmıyor.
Milli servetimiz olan evlerindeki döviz ve altını, çeşitli finans araçlarına yatırarak, ekonomiye
ve üretime kazandırmalarını istiyorum.
Ülkemize yatırım yapan uluslararası yatırımcılara ise, Türkiye’nin gücüne ve potansiyeline
güvenmeleri çağrısında bulunuyorum.”


Vatandaşlarımızdan milli servetimiz olan evlerindeki döviz ve altını, çeşitli finans araçlarına
yatırarak, ekonomiye ve üretime kazandırmalarını istiyorum dedi.
Milletin yastık altındaki birikimlerine de göz diktiler. Utanmasalar kefen paralarını bile
isteyecekler. Bugüne kadar Sayın Erdoğan ne zaman yastık altındaki dövizi ve altını bozdurun
dediyse Cumhurbaşkanını dinleyen herkes zarar uğradı. Sayın Erdoğan bugünkü kongrede de
yastık altındaki döviz ve altını bozdurun dedi. 30 Haziran’a kadar da süre verdi. Hayırdır
Sayın Erdoğan 30 Haziran’dan sonra erken seçim mi var? Türk milleti bu saatten sonra sana
günahını vermez. Sünnet altınını bile vermez. Millet kendine bir çözüm beklerken milletin
yarın için ayırdığı parasına bile göz koydular, yastık altındaki paralara yine göz diktiler. Türk
milleti yine şanslıydı. Ben kongrede IBAN numarası verecekler diye bekliyordum. IBAN da
yakışırdı bu kongreye.


YENİ ANAYASADAN KASIT KENDİ ANAYASASI
Sayın Erdoğan'ın sivil anayasadan kastı kendi anayasası. Türkiye Cumhuriyeti'nin mevcut
anayasasını tanımayan Sayın Erdoğan yeni anayasayı millet için değil kendisi için istiyor.
Dış politika için de Sayın Erdoğan; “Ülkemizin milli menfaatlerine saygı gösteren hiçbir
ülkeyle çözülemeyecek sorunumuz olmadığına inanıyoruz” dedi.

Önümüzdeki dönemde dostlarımızın sayısını artırıp husumetleri gidererek bölgemizi bir huzur
adasına çevirmekte kararlıyız diyor ama;
Bizim komşumuz kaldı mı? Bunların hatalı dış politikaları yüzünden. Komşumuz kalmadı.
Sanırım yeni dostları Sisi ve Esat olacak.
Hepimizin bildiği gibi Cumartesi gecesi Sayın Erdoğan, Merkez Bankası Başkanı’nı
görevden aldı, hızını alamadı üstüne İstanbul Sözleşmesi’ni Anayasa’yı çiğneyerek
feshetti. Türkiye Cumhuriyeti, Recep Tayip Erdoğan'ın elinde giderek anayasası
olmayan bir kuruma dönüşüyor.
Cumhurbaşkanı kalkıyor, gece yarısı bir kararnameyle bütün bu hiyerarşik düzeni altüst
ediyor. Aslında bu sistem ne biliyor musunuz, başından beri söylüyoruz ya?
"Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" dediğiniz bu ucube sistemde ne kanun var, ne Anayasa
var, ne yönetmelik var, hiçbir şey yok, tek adam var. Tek adam ne derse o oluyor, tek adam ne
derse o bozuluyor.
Madem meclisi tanımıyorsunuz, Meclisi Beştepe’nin noteri olarak görüyorsunuz, madem
milli iradeyi askıya aldınız biz niye toplandık? Niye bu kadar insan buraya geldik? Gönderin
Beştepe'ye onaylasın gelsin kardeşim, ne işimiz var burada ya? Boşu boşuna duruyoruz yani,
boşu boşuna mesai harcıyoruz. Bundan sonrasına hazır olun. Bundan sonra gece yarıları her
şey olabilir.


İKTİDAR OLARAK MANİFESTO AÇIKLAYAMAZSINIZ


Bugün kongredeki konuşması için Sayın Erdoğan; “Yapacağım konuşma, adeta 2023'ün
bir manifestosu olacaktır.” dedi. Şimdi siz bugünkü konuşmanın insan hakları ve
ekonomi olduğuna inanıyor musunuz? Sayın Erdoğan’a önce hatırlatmak isterim ki 19
yıldır ülkeyi siz yönetiyorsunuz. İktidar olarak manifesto falan açıklayamazsınız. Manifestoyu
sizin düzeninize karşı muhalefet ve sivil toplum hazırlayabilir. Bugün Sayın Erdoğan’ın
açıkladığı 2023 manifestosuna bu açıdan bakmamız gerekli. Hem ülkeyi yönetemiyorlar, hem
de ülkenin ayarları ile oynuyorlar.


TÜRKİYE’SİZ BİR İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VAR ARTIK


Sayın Erdoğan’ın 2023 hedefi boş bir hedef değildir. Sayın Erdoğan’ın 2023 ajandasına göre
yasayla, hukukla hak elde etme dönemi bitmiştir. Tramvay olarak gördükleri demokrasiden
artık inme vakti gelmiştir. Gece yarısı kararnameleri bunun en somut örnekleridir. “Ben
yaptım oldu” denilerek yayınlanan şahsım kararnamelerinin Türkiye’ye maliyeti çok ağır hale
geldi. Son 4 günde yaşananlara bakarsak asıl ayarları bozulan, tamiri mümkün olmayan bu
ucube sistemi başımıza bela eden İktidarın kendisidir. Bu ucube sistem Türk devlet
geleneğine ve 1000 yıllık Türk Devletine bulaşmış bir virüstür. Bu virüsü bulaştıranlarla
birlikte devletin bünyesinden atmak Türkiye Cumhuriyeti açısından hayati öneme sahiptir.
Demek ki 2023 manifestosunu mevcut sisteme yani Cumhuriyet’e karşı açıklıyorsunuz.
Bunun sinyalini Sayın Erdoğan Cumartesi gecesi İstanbul Sözleşmesi’ni feshederek verdi.
Türkiye, sözleşmeyi onaylayan ilk ülke değil miydi? Türkiye’siz bir İstanbul Sözleşmesi var
artık.


ÇADIR DEVLETİ Mİ BURASI?

Getirdikleri ucube sistemde hastalığı teşhis etmek hiç zor değil. Bağımsız olması gereken ve
Türkiye’nin finansal itibarı olan Merkez Bankası’na 20 ayda atadıkları 4 Başkan’a bakmak
yeterli. Cumhuriyet tarihinde ilk kez, Merkez Bankası'nda 20 ay içinde 4 başkan görev
yapmış oldu. Çadır devleti mi burası? Orta Afrika’da bir diktatörlükte mi yaşıyoruz? Bu
atama ülkeyi yönetemediklerinin itirafıdır. Ekonomide kontrolü kaybettik demenin itirafıdır.
Daha geçen haftalarda Ekonomide Reform paketi açıklamadılar mı? Sanki 19 yıldır
ekonomiyi yöneten kendileri değilmiş gibi 23. Kez ekonomide reform paketi açıkladılar.
“Türk ekonomisi uçuşa geçti” dediler. “Siz bundan sonra büyümeyi, ihracat artışını, refahı
görün. Bu İktidarı kıskananlar çatlasın.” dediler. Çatlayan yine ekonomi oldu.


22 MART 2021 EKONOMİ TARİHİMİZE ‘KARA PAZARTESİ’ OLARAK GEÇTİ

22 Mart 2021 günü ekonomi tarihimize ‘Kara Pazartesi’ olarak geçti. Türk Lirası dolar
karşısında değer kaybına uğradı, borsa iki kez durduruldu. Faizi yeniden yükselttiği
için Tayyip Erdoğan, faizi yükseltsin diye atadıkları Merkez Bankası Başkanı Naci
Ağbal’a kızıyor. Ve hep yaptığı gibi, kimseye danışmadan, sonuçlarını tahmin edemeden,
cuma gece yarısı onu görevden alıyor. Cumartesi ve pazar günü doların uçuşa geçeceği,
TL’nin aşırı değer kaybına uğrayacağı doğru olarak tahmin ediliyor. Çünkü, yeni atanan
Merkez Bankası Başkanı ‘Erdoğan’ın ekonomi teorisinde, biliminde yeri olmayan bir
takıntının aynısını’ bir gün önce yayınlanan bir yazısında tekrarlıyor: "Faizler düşmeli...
Yüksek faiz enflasyona yol açıyor..." Merkez Bankası’nın yeni başkanı önce 2 Mart’ta
köşesinde yazdığı yazısına sahip çıksın. Merkez Bankası 128 Milyar doların nereye gittiğini
açıklasın demişti. Madem artık o koltuktasın. Buyur açıkla. 128 Milyar dolar nerede? Sen
açıklamak zorundasın. Böyle bir ülkede; ekonomik güven ve istikrar olabilir mi? Dış güçler,
operasyon masallarını bir kenara bıraksınlar. Böyle bir ekonomi yönetimini patlatmaya hangi
dış güç tenezzül eder ki. Operasyona gerek yok. Sayın Erdoğan ve onun ekonomi yönetimi
anlayışı zaten Türk ekonomisine yönelik operasyonun ta kendisidir.


BU EKONOMİ ANLAYIŞINDA ERDOĞAN SEBEP, YOKSULLUK, FAKİRLİK,
İŞSİZLİK VE İSTİKRARSIZLIK NETİCEDİR


Bu ekonomi anlayışında Erdoğan sebep, enflasyon neticedir. Bu ekonomi anlayışında
Erdoğan sebep, yoksulluk, fakirlik, işsizlik ve istikrarsızlık neticedir. Çünkü Saray’ın
doğasında yoksullukla ve istikrarsızlıkla yönetmek vardır. Cumhuriyet’in 90 yıllık Merkez
Bankası rezervini sıfırlayan, elde avuçta ne varsa tüketen, TL'yi piyasalarda itibarsızlaştıran
beceriksiz iktidara artık kimsenin tahammülü kalmadı! Birisini söz dinlemiyor diye görevden
aldılar. Sonraki Başkanı faizi arttırdı diye görevden aldılar. Bir sonraki başkanı ise faizi
arttırmıyor diye görevden aldılar. Baktılar hiçbir şekilde ekonomi dikiş tutmuyor. Sayın
Erdoğan kendi yarattığı sorunun kaynağını başka yerlerde aramaya başladı.
Eski Bakanına itibar etmeyen Sayın Erdoğan, 7 Kasım 2020’de Sayın Naci Ağbal’ı Merkez
Bankası Başkanı olarak atadı. Piyasalara güven geldi. Hatta bu güven üzerine Türkiye’ye
yabancı yatırımcı tarafından 10 Milyar Dolar’ın üzerinde para girişi oldu. Ama 132 gün sonra,
gece yarısına kadar Sayın Naci Ağbal Merkez Bankası başkanıyken, sabah bir baktık ki Yeni
Şafak Gazetesi köşe yazarı Şahap Kavcıoğlu Merkez Bankası başkanı olmuş. Böyle bir ülkeye
güven olur mu?


ÖYLE BİR UÇURMUŞLAR Kİ EKONOMİYİ 15 YIL GERİYE GÖTÜRMÜŞLER

4

Para güvenli limanları sever. İstikrarı sever. Bir gece ansızın alınan kararlardan sonra, yabancı
yatırımcı parasını alıp Türkiye’yi terk etmeye başladı. Dolar ve Euro’nun hali ortada. Bu
ucube sistemde görüldüğü üzere istediğiniz kadar ekonomide reform paketi açıklayın. İşe
yaramaz. Reform bu sistemin doğasına aykırı. İstediğiniz kadar uçuşa geçiyoruz deyin.
Çakılmaktan başka bir şey yapamazsınız. Uçuşa geçiyoruz dediğiniz ülkede 10 milyon işsiz
var. Uçuyor dedikleri ekonomimizde işsizlikle beraber enflasyon da uçuyor. Enflasyon yüzde
30’ların üzerine çıktı. 2005 yılında kişi başına düşen milli gelir 7.350 dolardı. 2013’te 12.500
dolar seviyelerindeki milli gelir 2020’de 7,715 dolara geriledi. Öyle bir uçurmuşlar ki
ekonomiyi 15 yıl geriye götürmüşler. Büyük bir refah kaybı ve yoksulluk var.
İnsanımız 2020’de erişebildiği en basit ihtiyaçlarını bu sene karşılarken zorlanıyor. Alamıyor,
ödeyemiyor artık. Dünya İktisat tarihinde faiz artırımı yaparak, doları yükselten tek ülke
Türkiye. Faiz yüzde 20’ye dayanmış millet daha ne kadar dayanır bilemem.
Ak Parti İktidara geldiğinde Türkiye’nin dış borcu 130 milyar dolardı. Dış borcu 435 Milyar
dolara uçurdular. Uçurdukları ülkede en büyük kayıplardan birini Tarım’da yaşıyoruz. Artık
dövizi olmadan ithal edemeyen yani karnını doyuramayan bir Türkiye yarattılar.19 yılda tarım
ürünleri ihracatında dünya lideri olan Hollanda’nın yüzölçümü kadar tarımsal araziyi
kaybettik. 2002’de kendi kendine yeten yedi ülkeden biriyken bugün 128 ülkeden tarım ürünü
ithal ediyoruz.
Nasıl? Uçuşa geçmiş miyiz? Ekonomide hangi göstergeyi alırsanız alın, hepsi nereye nasıl
uçtuğumuzu gösteriyor. Bu İktidar uçmanın değil uçurmanın derdine düşmüş. Yandaş
müteahhit çeteleriyle ülkenin kaynaklarını uçururken, yerdeki vatandaşın geçim derdini
görmüyorlar. 5 günde 3 kez ülke gündemini değiştirerek halkın ekonomik sıkıntılarını
unutturmaya çalışanlar, yine doların yükselişini engelleyemediler! Siz önce kimin yastığı
altına girdiği belli olmayan Merkez Bankası’nın 128 Milyar Dolarını getirin.


YÖNETEMİYORSANIZ KOYUN SANDIĞI, GÖRÜN SONUCU

Milletimiz fakirleşmeye devam ederken, artan dolar kurunu önceden haber alan Saray’a yakın
milyarderler ise servetlerine servet katıyor. Türk Milleti, Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi’yle birlikte fakirleşmeye devam ederken birileri zenginleşmeyi sürdürüyor.
Türkiye’yi Saray’dan yöneterek enkaza çevirdiler. Aşırı harcamalar nedeniyle, bütçe ciddi
açık veriyor. Pek çok ürüne ağır vergiler getirildi. Enflasyon yükseliyor, İşsizlik artıyor, Borsa
ciddi değer kaybediyor, Şirketler iflas ediyor, Üretim düşüyor, ücretler insanların geçimini
sağlamasına yetmiyor. Ve sonunda olan oluyor, ülke tarihinin görmediği biçimde "büyük bir
ekonomik krize" sürükleniyor. Algı yönetmeyin, devleti yönetin. Yönetemiyorsanız da koyun
sandığı, görün sonucu.

Bugünkü kongreden iki fotoğrafa bakın, bu kongreyi yaptıktan sonra insanlara ne maskeden
bahsedebilirsiniz, ne hijyenden bahsedebilirsiniz ne de dükkanını kapatırım, sokağa çıktığın
zaman ceza keserim diyemezsiniz. Bu fotoğraflardan sonra insanları sivil itaatsizliği itersiniz.
26 Bin vaka var onlara inat bu kongreleri yapıyorlar. Ak Parti kongresi için 81 İl ve 973
İlçeden binlerce otobüs kaldırıldı. Anlaşılıyor ki bunlar başta Ankara olmak üzere tüm
Türkiye'yi bir uçtan bir uca Kırmızı’ya boyama karar vermiş.

5

Cumhurbaşkanı Erdoğan kongre salonuna girmeden önce salonun önünde bekleyen lebalep
kalabalığa seslendi. “Sizleri kar yağışının tüm mikropları temizlediği anlamlı buluşmada en
kalbi duygularla selamlıyorum” dedi. Kar yağışının tüm dışardaki mikropları temizlediğini
söyledi ama, lebalep dolu kongre salonunun içinde yayılan mikropları kim temizleyecek?
Türkiye'nin en büyük sorunu yönetememe sorunudur. 1 yılda 30 binden fazla insanımızı
salgın nedeniyle kaybettik. Bu rakamı hafife almayın. 40 yılda terör yüzünden hayatını
kaybeden vatandaşımız kadar insanımızı pandemi yüzünden yitirdik. Ekonomik kayıp da
cabası. Pandemiyle vurgun yiyenler, kepenk indirenler, gelirsiz kalanlar kongre salonunu
acaba hangi duygularla izliyor?
Ama salgın yüzünden kayıp giden insanların İktidar nazarında hiçbir değeri yok. Öyle olsaydı
Ak Parti bugün gerçekleştirdiği lebalep kongre ile yeni cenaze namazlarına davetiye
çıkarmazdı. Salgın haritasında sarıdan kırmızıya dönen illerin sorumlusu İktidarın bizzat
kendisidir. Haritadaki kırmızı, Ak Parti için artık utancın rengidir. Aşı yok..! Vaka sayısı da,
vefat sayısı da yükselmeye devam ediyor.


GATA'NIN ESKİ BAŞHEKİM YARDIMCISI YENİDEN GÖREVDE

GATA’nın eski başhekim yardımcısı Ali Edizer vardı. Hatırlıyor musunuz? Başhekim
yardımcısı olarak görev yaparken sosyal medya mesajlarında “erkeklere ‘ikinci eşi’ de alın”
çağrısı yapan Ali Edizer, 5 Ekim 2020’de görevden alınmıştı. Hayır yalanmış.
Daha önce Sağlık Bakanlığı bütçesi görüşülürken Sayın Bakan’a sormuştum. “Bir Başhekim
Yardımcısı vardı GATA’da onun durumu ne aşamada? Öğrenmek isteriz” demiştim. Bir de
baktık ki Ali Edizer Güdül Devlet Hastanesi’nde yeniden göreve başlamış. Sağlık Bakanlığı,
laikliği ve medeni hukuku hedef alan Edizer hakkında soruşturma açmıştı. Bu kişi görevine
nasıl döndü? Demek ki bu soruşturma da göstermelik açıldı.