İYİ Parti TBMM Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında,
kovit 19 aşılama sürecine yönelik Sağlık Bakanı’nın plan bütçe komisyonundaki
görüşmelerde 2021 aşı programı için verdiği rakam ve takvimin tutmadığını söyledi.
Tatlıoğlu, şu an itibarı ile sinova dışında herhangi bir aşı çalışmasının da olmadığını bununla
ilgili hızlı bir programın ilerlemesini beklediklerini işaret etti.
BU DİL YÖNETEMEMENİN DİLİDİR
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki gelişmeleri değerlendiren Tatlıoğlu, “Türkiye’nin hem ifade
hürriyetini sağlayan hem de manipülasyonu önleyen bir devlet sahip olmalıdır, devlet
kendisine yakışır işler yapmalıdır. Ama ne yazık ki baktığımızda bizzat devletin yakışır işler
yapmakla sorumlularının sadece kitlelerin tamamını terörist tanımlamasıyla olayı
kapattırmaya Türkiye’yi de susturmaya çalışmaktadır. Teröristin yeri sokakta değil ceza
evidir. Bunu da yapması gereken bizzat devlettir. Dün patatesçi soğancı teröristti, ondan önce
muhalif partilere oy verenler teröristti. Daha sonra marketçiler terörist şimdi de ifade
hürriyetini kullanan öğrencilerin tamamı için kullanılan bir kavram. Toplumsal bütünlük ve
huzurlu bir ülke hele yöneticiler için hiç de şık doğru ve nezaket içeren kavramlar değiller. Bu
dil yönetememenin dilidir. Bu dil Türkiye’ye hakim olamamanın, geçerli politikalar
üretememenin ve ülkenin geldiği noktada toplumsal karşılığı kaybetmenin getirdiği bir
reaksiyon olarak yazıyoruz. Bunu daha önce Sayın Erdoğan’dan görüyorduk. Bunu Meclis’te
bütçe görüşmelerinde bakanlarda gördük şimdi bakan yardımcılarında görüyoruz
bürokratlarda görüyoruz. Türkiye’de üniformasız paşalar 28 Şubat sürecini andırır şekilde
seçilmişlere ve topluma atarlık yapmakta, seçilmişlere yön vermeye akıl öğretmeye
çalışmaktadır. Bu yeni bir vesayet şeklidir ve sarayı bu oligarşik yapısı çerçevesinde
Türkiye’yi getirdiği yer maalesef ne hukukunda, ne ekonomisinde, ne eğitiminde, ne
liyakatında hiçbir katkı sağlamadığı bir yerdir” dedi.
LİYAKATSIZ KADROLARIN VE HESAPSIZ POLİTİKALARIN MALİYETİNİ
ORTA VE DAR GELİRLİ KESİMLER ÇEKMEKTEDİR
TÜİK’in rakamlarına göre yüzde 14.97 enflasyonla OECD’nin en yüksek enflasyon rakamına
sahip olduğumuza dikkat çeken Tatlıoğlu, bunun bir rekor olduğunu söyledi ve şöyle devam
etti:
“TÜİK’e göre 14.97 akademik çalışma grubuna göre yüzde 36’lık bir enflasyonu sahiptir. BU
anlamda baktığımızda Türkiye’de bu enflasyon ne yazık ki OECD’de bizden sonra en yüksek
enflasyon yüzde 4.3 ile İzlanda’dadır. Bizden sonraki en fazla enflasyona sahip ülkeden dört
kat daha fazla bir enflasyona sahibiz. Neredeyse OECD ülkelerinin toplam enflasyonu kadar
bizim enflasyonumuz var. Türkiye şu an faiz şampiyonu bir ülkedir ve yine bizden sonraki en
yüksek faize sahip ülke Meksika’dır ve yüzde 4.4. Biz bizden sonra en yüksek faize sahip
ülkenin dört katı faiz oranına sahibiz. Liyakatsız kadroların ve hesapsız politikaların
maliyetini aziz milletimiz bilhassa orta ve dar gelirli kesimler çekmektedir. Nasıl
çekmektedir? Yüksek fazi ödeyerek. Bu faiz maliyeti girdilere ve enflasyona yansımaktadır.

Emekli ve memurlar kendi gelir gruplarına ait enflasyon yüzde 36’dır ve satın alma güçleri
düşmüştür, ciddi anlamda fakirleşme vardır. Esnafımız Anadolu Ajansı’nı Ankara’da Sitelere
davet ediyor. Küçük sanayi sitelerine davet ediyor, İstanbul’daki esnaf davet ediyor. Yine
yandaş medya çok ilginçtir çöpten nasıl sağlıklı gıda çıkarılır çok acıdır. Bir başka
gazetemizin marketlerden almayın, yemeyin ve içmeyin kampanyası başlatmış. Milyonlarca
lira alarak televizyonlarda dini vaazlar veren hocanın fakirlik övgüleri de bir başka dip not
olarak bugünkü konjonktürün acı kırılma noktası ve tarihe düşen not olarak karşımıza
çıkmaktadır.
TÜRKİYE YÖNETİLEMİYOR
Kepenkleri kapalı olan esnaf dünyanın en yüksek faiz oranları ile borçlarını yenilemektedir.
Bu konuyu Anadolu Ajansının ve devletimizin televizyonlarının ve kanallarının gerçekten
millete hizmet yolunda dile getirmesini bekliyoruz. Döviz kurunu tutamıyoruz Merkez
Bankası rezervlerini eritelim, enflasyon tutamıyoruz faiz oranlarını yükseltelim, bütçeyi
finanse edemiyoruz ihtiyaç akçesini hazineye devredelim, kaynak aktaramıyoruz Türkiye
Varlık Fonunun kuralım ve istediğimiz gibi kullanalım. Bu Türkiye’nin yanlış yönetildiğini
göstermiyor Türkiye’nin yönetilemediğini gösteriyor. Türkiye’nin hızla kendini
toparlayabileceğine ve ekonomisini, hukukunu eğitimini çok çabuk güncelleyebileceğini ve
kısa sürede bir coşkuya kavuşacağına inanıyoruz bunun için tek şey siyasal iklimin değişmesi
ve partilisi cumhurbaşkanlığı sisteminin değişmesidir.
Türkiye Ak Parti iktidarı döneminde üç büyük tren kazası yaşadı 22 Temmuz 2004’de
Pamukova’da 8 Temmuz 2018’de Çorlu’da ve 13 aralık 2018’de Ankara’da ve Pamukova’da
41 vatandaşımız hayatını kaybetti, Çorlu’da 25 vatandaşımız hayatını kaybetti, Ankara’da 9
vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu üç kazadan da sorumluluğu üzerine alan bir tek siyasi
çıkmadı, bir tek bürokrat çıkmadı. Bu kazalardan sadece Pamukova kazasında birinci makinist
ve ikinci makinist hapis cezası yattı ve Devlet Demir Yollarının Genel Müdür için soruşturma
talebi reddedildi Sayın Genel Müdür’de bugün parlamentomuzda yer almakta. Bütün
bunlardan sonra bu olayları araştıran bir gazeteci 40 bin liralık bir cezaya çarptırıldı. Cezanın ne olduğunu tartışmıyoruz, milletin üzerindeki maliyetleri siyasetin sorumsuzluğunu millete
acıma duygusunun bittiğini ve oligarşik yapının konforlu düzene devam ettiğini görüyoruz.
Biz milletle iç içe olmaya devam edeceğiz ülkenin siyasal iklim değişikliğini sağlayacağımıza
inanıyoruz.”