Demokrat Parti (DP) Mağusa Milletvekili Adayı, Akademisyen Mehmet Hasgüler, KKTC’nin, Kripto para birimini uygulamaya geçebileceğini, bu konuda ekonomistlerle görüştüğünü belirterek, ‘Cypro Kripto’ para birimini kullanabiliriz. Küçük ada ekonomilerinin kurtuluşu buradadır” dedi.

  Hasgüler, ilk etapta fatura ödemelerinin bu yöntemle yapılabileceğini, Kripto paranın, para basamayacağımız bir ekonomiye alternatif olabileceğini vurguladı.

   Euro ve doların artık yeni dönem para birimi olmadığını, Rusya, Çin ve Hindistan’ın artık bu paralarla alışveriş yapmak istemediğini ve sanal paraların kullanıldığını ifade eden Hasgüler, “Cypro Kripto’nun düşünülmesi ve üzerinde tartışılması gerekir” dedi.

   Seçimin bittiği andan itibaren siyasetin başlaması ve 24 saat devam etmesi gerektiğine işaret eden Hasgüler, ülkemizde siyasetin memuriyete çevrildiğini ama kendisinin memur olmaya değil siyaset yapmaya geleceğini kaydetti.

    Mehmet Hasgüler, Haber Kıbrıs Web TV’de yayınlanan Markaj programına katılarak, Ali Baturay’ın sorularını yanıtladı.

 “25’e yakın üniversitede çalışmalarım okutuluyor”

   Mehmet Hasgüler, son 7 yıl YÖDAK’ta görev yaptığını belirterek, “Türkiye’de 26 yıl Çanakkale’de İstanbul’da ve Ankara’da öğretim görevlisi olarak çalıştım. 30’a yakın kitap ve yüzlerce makale yazdım. 25’e yakın üniversitede çalışmalarım okutuluyor” dedi.

“Bu seçim birden fazla partiden teklif aldım”

   Kıbrıs Türkü’ne akademik çalışmalarla yıllarca katkı koyduğunu anlatan Hasgüler, “Akademik çalışmalarımda kimi zaman eleştirilerde bulundum. Bugüne kadar hiçbir siyasi partiye ilişkim olmadı. Daha önce siyasete girmem için teklif almıştım ancak bu seçim için birden fazla partiden teklif aldım” ifadelerini kullandı.

“Uluslararası ofisleri Lefkoşa’da açacağım”

   Siyasete neden girdiğini açıklayan Hasgüler, “Dünya Sağlık Örgütü’nün bir ofisini ve Kıbrıs Ulusal Bilimler Akademisi’ni Lefkoşa’da açmak istiyorum. Ülkemizi master ve doktora üssü yapmayı hedefliyorum. Akademik çalışmalarımla bu konuları bir yere kadar getirdim ancak sonuçlandırmak için siyasette olmam gerekiyor” şeklinde konuştu.

“Dünya Sağlık Örgütü ile temaslarda bulunduk”

   Pandemi başladığı dönem, Dünya Sağlık Örgütü’nün, Kuzey’de ofis açılması için girişim yaptıklarını anlatan Hasgüler, “Yüzde 50’sini gerçekleştirdik geriye kalan, siyaset kulvarında mücadele vermektir. Pandemi döneminde yaptığımız girişimlerin ardından, şimdiki yönetim üzerine düşmedi” dedi.

“Kıbrıs Ulusal Bilimler Akademisi Yasası’nı hazırladım”

    Siyaset kurumunun üniversitelerin eğitim kalitesi ile değil sayısal çoğunluğundan ilgilendiğini anlatan Hasgüler, “2011 yılında Kıbrıs Ulusal Bilimler Akademisi Yasası’nı hazırladım. Girişimlerde bulundum. Dünyanın birçok Ulusal Bilimler Akademisi ülkesinde var. Üye olmamamız için bir neden yok. Dünyada bulunan Kıbrıslı Türk akademisyenleri ve bu konuda çalışan akademisyenleri bir araya getirecek yasa hazır, siyasi irade lazım” ifadelerini kullandı.

“Kendimi solcu olarak görmedim"

   DP’den neden aday olduğunu açıklayan ve “solcu bir kişi neden DP’den aday oldu” şeklindeki izleyici sorusunun yanıtlayan Hasgüler, “Müktesebatım ortadadır. Kendimi solcu olarak görmedim, görenlere de teşekkür ederim. Ben muhalifim. Demokrat Parti’nin adı üstünde demokrat. Pragmatik bir parti, dengeye ve hoşgörüye önem veriyor. Sosyal demokrat yanları var. TKP de kurulurken, TMT ve sosyal demokrat kişileri bünyesinde barındırmıştı. DP ile benzerlik gösteriyor” dedi.

“DP merkezde sentez bir partidir”

   “Çok sesliliğimle DP’ye katkı koyacağıma inanıyorum” diyen Hasgüler, “DP merkezde sentez bir partidir. Solda olmayacak kadar sağ, sağda olmayacak kadar sol bir partidir. DP kitle partisi olma yolundadır. Çok sesliliğimle katkı koyacağıma inanıyorum” şeklinde konuştu.

“Vatanseverliğimizin ilk tohumlarını ÜTK’da attık”

   Kurucu cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile hayatında 3 kez görüşme fırsatı yakaladığını ve bir kez siyasette yer alması için kendisine telkinde bulunduğunu dile getiren Hasgüler, “Vatanseverliğimizin ilk tohumlarını Üniversite Temsilciler Konseyi’nde (ÜTK) attık. Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile 2 kez ÜTK’de görev alırken, bir kez doktoramı yaparken görüştüm. 2008 yılında Rauf Denktaş ile görüşmemde ‘Serdar Denktaş ile görüş ve DP’de görev al’ dedi. Telefonla Serdar Denktaş’ı aradı ancak görüşme fırsatım olmadı” dedi.

“Seçimi boykot bir güvenlik sorunudur”

   Cumhurbaşkanlığı seçimine müdahale edildiği için, bugün bir grubun seçimi boykot edeceğini ve bunun bir güvenlik sorunu olduğunu anlatan Hasgüler, “Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında kutuplaşma ve travma yaşandı. Bunun bir güvenlik sorunu olduğunu düşünüyorum. Siyasi eşitlik mücadelemiz devam ettirilmeli. Son dönemde ciddi bir boykotçu durumu var. Mustafa Akıncı veya Tufan Erhürman önderliğinde seçime gidilseydi seçim sonucu farklı olabilirdi. Bu arada kendisini anmak gerekir; ilk boykotçu Alpay Durduran’dır. Durduran, 1990 seçimlerinde ‘herkese kırmızı pasaport’ derken, ona gülüp geçildi ancak gerçek oldu” ifadelerini kullandı.

“Memur olmaya değil siyaset yapmaya geliyorum”

   Seçimin bittiği andan itibaren siyasetin başlaması ve 24 saat devam etmesi gerektiğine işaret eden Hasgüler, “Seçimler demokrasinin bir koludur. Demokrasiyi ve siyaseti seçimden seçime hatırlarsak sorunlarla karşılaşırız. Seçim bittiği andan itibaren siyaset başlamalı ve 24 saat devam etmelidir. Siyaseti memuriyete çevirdiler. Ben memur olmaya değil siyaset yapmaya geliyorum. Akademik çalışmalarım bellidir” diye konuştu.

    Kıbrıs tarihine bakıldığında birçok imparatorluğun zenginliğinden dolayı adayı elinde tutmak istediğini anlatan Hasgüler, “Örneğin, Mağusa Limanı’nda Almanya’dan 5 kat fazla tahıl ambarı vardı. İnsanımız çalışkandır imparatorluklar buralardan vergiler almıştır” şeklinde ifade etti.

“Akademisyen Özersay ve Erhürman’nın performanslarını beğenmiyorum”

   Akademisyenlerin siyasette yer alması ve parti başkanlığı yapması konusunda konuşan Hasgüler, “HP Genel Başkanı Kudret Özersay ve CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın performanslarını beğenmiyorum. Toplumu kucaklama ve sorunlara eğilme konusunda başarılı olamadılar” dedi.

 “Euro’ya geçmek, bizi AB’ye ve Rum’a bağlı hale getirebilir”

   Türk Lirası’nın değer kaybetmesinin ülkemizde ekonomide tahribat yarattığına dikkat çeken Hasgüler, “Türk Lirası’na müdahale edemeyiz ve para basma yetkimiz yoktur. Ancak Euro’ya geçmek de bizi AB’ye ve Ruma bağlı hale getirebilir” ifadelerini kullandı.

“CYPRO KRİPTO” para birimini kullanabiliriz”

   Euro ve Doların artık yeni dönem para birimi olmadığını, Rusya, Çin ve Hindistan’ın artık bu paralarla alışveriş yapmak istemediğini ve sanal paraların kullanıldığını anlatan Hasgüler, “Kripto para birimini uygulamaya geçebiliriz. Ekonomistlerle görüşüyorum. ‘CYPRO KRİPTO’ para birimini kullanabiliriz. Küçük ada ekonomilerinin kurtuluşu buradadır. İlk etapta fatura ödemeleri bu yöntemle olabilir. Para basamayacağımız bir ekonomiye alternatiftir. Düşünülmesi ve üzerinde tartışılması gerekir” şeklinde konuştu.

 “Güney’de çalışmak zorunda kalınması siyasi eşitliği etkiliyor”

   Güney Kıbrıs’ta iş bulunması için TÜRK-SEN’in yaptığı girişimden bahseden Hasgüler, “Sendika çağrı yaptı, yüzlerce kişi başvuruda bulundu. İçinde bulunulan ekonomik sıkıntılar ve siyasetin sorunları çözememesi insanları bu yola itiyor. İnsanların bu yola başvurmak zorunda kalmasından dolayı siyasi eşitlik etkileniyor. Ekonomide sorunlar yapısaldır ve çözülebilir” ifadelerini kullandı.

Sivil Düşünce Haber Portalı