Demokrat Parti (DP) Milletvekili Adayı, Akademisyen Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından 24 Haziran 2008 tarihinde karara bağlanan Foka - Türkiye davasının, Maraş’ın açılmasına ışık tuttuğunu açıkladı.

   Foka Davası ve Maraş’ın açılması sürecinde AİHM kararları bağlamında yapılabilecekler olduğunu belirten ve bunları anlatan Hasgüler, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Foka davasında verdiği karar, ‘KKTC mahkemelerinin tanımasının yanı sıra KKTC’nin evrensel hukuk kurallarına uyumlu tüm yasalarının geçerli olduğunun kabul edilmesidir” dedi.

  Hasgüler, dolayısıyla Maraş’ın KKTC Meclisi’nden geçirilecek bir Maraş kanunuyla yeniden düzenlenerek KKTC egemenliğinde bir BÜTÜN olarak açılabileceğini ve ilk kullanım hakkının eski mal sahiplerine verilebileceğini kaydetti.

  Kıbrıs Türk egemen iradesinin temel yansıması olan mecliste Maraş’ın kanunlaştırılması gerektiğini ifade eden Hasgüler, “Bir Maraş kanunu çıkarılmalıdır. Mecliste Gazimağusa milletvekili olarak yapacağım ilk icraat Maraş konusunu genel kurula sunmak olacaktır” dedi.

   Teklifimin kanunlaşmasıyla birlikte uluslararası hukuk açısından ihtiyaç duyulan yasal ve hukuki zeminin AİHM içtihakları çerçevesinde oluşturulacağını ifade eden Hasgüler, “Maraş’ı Kıbrıslılar olarak Kıbrıslılar için açacağız” diye konuştu.

    Mehmet Hasgüler, konu ile ilgili tespitleri ve önerilerini Haber Kıbrıs’a şöyle açıkladı:

“1-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 24 Haziran 2008 tarihinde karara bağlanan Foka - Türkiye davasından (28940/95) itibaren, KKTC’nin Kuzey Kıbrıs üzerinde fiilen yetki uyguladığına hükmederek, Türkiye’nin KKTC’nin eylemlerinden sorumlu olduğu ve uygulanan tedbirlerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) çerçevesinde her zaman ‘yasal’ dayanaktan yoksun olduğu biçiminde değerlendirilmesi gerektiği yönündeki Rum iddialarını dayanaktan yoksun bulmuştur.

2-Bu bağlamda AİHM, Foka davasından itibaren KKTC makamlarının eylemlerinin Kuzey Kıbrıs toprakları içerisinde yürürlükte olan yasalarla uyumlu olduğu müddetçe, AİHS’nin amaçları doğrultusunda ilke olarak iç hukukta hukuki dayanağı olduğu biçiminde değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varmıştır.

3-AİHM, Foka davasında tespit ettiği üzere KKTC’nin kuruluşuna ilişkin uluslararası topluluğun benimsediği görüşle ya da Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti’nin Kıbrıs’ın tek geçerli hükümeti olmasıyla hiçbir şekilde uyumsuz olmayan bu tespitlerinin dışına çıkılmasını gerektirecek özel bir neden görememektedir.

4-AİHM daha sonra 6 Temmuz 2009 tarihinde nihai karara bağladığı PROTOPAPA v. TURKİYE davasında ‘KKTC’ mahkemelerinin bir bütün olarak tarafsız ve / veya bağımsız olmadığı veya Rum başvuru sahiplerinin yargılanması ve mahkûmiyeti esnasında siyasi baskılardan etkilendiği” şeklindeki Rum iddialarını da reddetmiştir.

5-Foka Davası sonuçları bağlamında hareket edildiğinde; Maraş’ın açılması sürecinde Evrensel İnsan Hakları İlkelerine bağlı kalınarak, KKTC yasaları tam ve eksiksiz uygulandığı ve eski mal sahiplerinin dönüşlerine KKTC YASALARI DAHİLİNDE izin verildiği sürece Avrupa İnsan Hakları hukuku yönünden yasal bir engel bulunmamaktadır.

    Türkiye, Maraş’ın açılması konusunda gerekli desteği vererek siyasi irade ortaya koymuştur. Bu desteğin fiili olarak altının doldurulması, içeriğinin oluşturulması, Kıbrıs Türk siyaseti kurumunun yapması gereken en temel görevlerden biridir. Kıbrıs Türk egemen iradesinin temel yansıması olan mecliste Maraş kanunlaştırılmalıdır. Yani bir Maraş kanunu çıkarılmalıdır.

Mecliste Gazimağusa milletvekili olarak yapacağım ilk icraat Maraş konusunu genel kurula sunmak olacaktır. Mecliste temsil edilen tüm siyasi görüşlerin kendilerini demokratik bir ortamda ifade edebilmelerinin önünün açılması da önemli bir adım olacaktır. Bu teklifimin kanunlaşmasıyla birlikte uluslararası hukuk açısından ihtiyaç duyulan yasal ve hukuki zemin de yukarıda anlattığımız AİHM içtihakları çerçevesinde oluşturulmuş olacaktır. Maraş’ı Kıbrıslılar olarak Kıbrıslılar için açacağız.”

Sivil Düşünce Haber Portalı