Ekonomi paradigmasının değiştiği ve yeni nesil politikaların uygulanma aşamasına geçildiği dönem ile birlikte, para politikası perspektifindeki değişim kadar ekonomi politikalarındaki reform ajandası da dikkatle takip ettiğimiz konular arasındadır. Bu kapsamda, önümüzdeki hafta Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanacak olan reform paketini takip ediyor olacağız.

 

Moody’s, bu hafta Türkiye’de değişen politika çerçevesinin para biriminde güven kazancını, döviz rezervlerdeki azalmanın durmasını ve sermaye girişlerinin yenilenmesini sağladığını belirleterek pozitif bir kredi unsuru olabileceğini belirtmişti. Son dönemde benimsenen politika perspektifi çerçevesinde, mali politikaların eş güdüm etkisinin önemli olduğunu düşünmekteyiz.

 

Reform paketi içerisinde, ekonomide dönüşümü destekleyici yapısal adımların yer alması önemli elbette. Ülkeye sermaye akımlarını ve doğrudan yatırımları sürekli hale getirecek, ekonomik istikrar kazanılmasına katkı yapacak, sürdürülebilir refah ve kalkınma getiren bir büyüme sağlayacak, kronik enflasyon sorunlarını çözecek başlıkların, tabana yayılan adaletli bir vergi reformunun kapsamlı bir yol haritası ile beraber paketin içinde yer alması önemli olacaktır.

 

Merkez Bankası politikaları için anlamamız gereken, en başta enflasyon konusunda şu: Para politikasıyla tek başına var olan sorunların çözülmesi beklenemez, buna ekonomi ve ekonomi dışı politikalarla da katkı verilmesi gerek.

 

Gıda enflasyonunun ve üretimde girdi maliyetlerinin oluşturduğu sorunları çözmek için özel politikalar uygulanmalı. Gıda enflasyonu açısından; tarımsal üretimin sürekliliğini sağlamak ve yerlileşme kritik önemde. Özellikle tohum, ilaçlama, gübreleme, soğuk zincir, depolama, ulaştırma gibi alanlarda döviz kurlarına olan bağımlılığının olabilecek en az seviyeye indirgenmesi gerekir. Üreticiden tüketiciye modelinin geliştirilmesi ve komisyonculukla mücadelenin geliştirilmesi yine önemli bir noktada duruyor. Bizde gıda enflasyonundan gelen sorunlar, sadece mevsimsel veya iklimsel koşulların etkilediği arz ile alakalı değil, aynı zamanda yapısal kırılganlık unsurlarıyla alakalı.

 

Sanayi üretimi açısından; enerjide dönüşüm programları ve girdilerde ithal ikamesi konusu ele alınmalı. Tüm dünyanın takip ettiği yenilenebilir enerji kaynakları ve yeşil ekonomiye adapte olunmalı. Fosil yakıtların kullanımının azalması yönünde, dünyanın takip ettiği politikalara benzer şekilde mesela elektrikli araçlar için vergi teşvikleri kullanılarak önümüzdeki birkaç yıl içinde yaygınlaştırılması sağlanmalı. Doğalgaz rezervleri gibi yeni bulunan enerji kaynaklarımızın yanı sıra, rüzgar, güneş enerjisi gibi yenilenebilir ve çevreci enerji kaynaklarıyla cari açığımızı düşürecek enerji politikalarına ağırlık verilmeli.

 

Ekonomide dönüşümü sağlayacak reformlar; elbette beşeri insan sermayemize katkı yapacak ve ülkemize yatırımları olumlu etkileyecek eğitim, hukuk, kişisel hak ve özgürlükler, demokratik bir yapının devamlılığı gibi unsurlarla desteklenmelidir.

 

Kaynak Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı