2002'den bu yana aynı iktidarın görev başında olduğu 18 yılı geride bıraktık.

18 yılın tamamını değerlendirdiğimizde ve bugün karşı karşıya kaldığımız Türkiye tablosuna baktığımızda gördüğümüz durum nedir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, birkaç gün önce; "Türkiye'nin son 18 yılda nereden nereye geldiğini akıl ve vicdan sahibi herkes biliyor. Ama eski Türkiye'de yaşamamış, sıkıntıları çekmemiş, baskılara maruz kalmamış gençlerimize bu kazanımların önemini anlatmakta zorlanıyoruz. Ülkemizin demokrasi ve ekonomide çağ atladığını yaşayarak şahitlik etmeyenlere tüm bunları mukayeseli olarak anlatmamız şarttır" şeklinde bir açıklaması oldu.


Yani Sn. Cumhurbaşkanı'na göre, eskilerin tabiriyle karşımızda güllük-gülistanlık bir Türkiye tablosu var; ama bunu gençlere anlatmakta zorlanıyorlar.

Saadet Partisi olarak, hükümete söylemek isteriz ki; maalesef ülkemizin geleceği olan gençlere daha birçok şeyi anlatamıyorsunuz.

Tüm çizilen pembe tabloya, iddia edilen şahlanışlara, vaat edilen parlak ekonomiye rağmen;

Gençlerimize, neden büyük emekler vererek bitirdikleri üniversitelerden sonra iş bulmanın çok zor olduğunu da anlatamıyorsunuz.

Liyakat esasının, neden 'körü körüne sadakatin' ayakları altında ezildiğini de anlatamıyorsunuz.

İş bulmanın ucunun, neden dönüp dolaşıp torpil bulmaya dayandığını da anlatamıyorsunuz.

Türkiye’de her dört gençten birinin neden işsiz olduğunu da anlatamıyorsunuz!

Son bir yılda istihdam piyasasından çekilen üniversiteli sayısının neden 565 bin arttığını; üniversite mezunu olup da herhangi bir işte çalışmayanların sayısının 1 milyon 350 bine ulaşarak nasıl rekor kırdığını da anlatamıyorsunuz!

Yani sorun anlatamamanız değil, anlamamanız!

Bugün 18 yılda ülkemizin geldiği noktada, yani yeni Türkiye’de gençlerimiz işsizliğin, adaletsizliğin, yolsuzluğun, yoksulluğun ve yasakların olduğu bir ülkede yaşamaktadırlar.

Türkiye’de, insanlara; “adalet denilince aklınıza ne geliyor?” diye sorulduğunda verilen en sık cevabın “adaletsizlik” olduğu bir dönemdeyiz.

Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ne göre 2020 yılında Türkiye 128 ülke arasında 107. sırada yer almış ve Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde ise hukukun üstünlüğü konusunda son sıradadır.

Bugün Tüik’in verilerine göre 4 milyon 16 bin işsizin yaşadığı bir ülke olarak, faize günlük 500 milyon lira ödemekteyiz ki; buda aylık 5 milyon 310 bin asgari ücret demektir.

Demokrasi ve ekonomide Türkiye’ye çağ atlattığını iddia edenler ise, tüm bu gerçekleri yok saymakta ısrar etmekteler.

Görüldüğü üzere tablo hükûmetin çizdiğinden farklıdır ve gençlerimiz de bu durumun gayet iyi farkındadır.

Bu nedenle gençlere yöneltilen "İmkânınız olsa yurt dışına yerleşip orada yaşamak ister misiniz?" sorusuna Türkiye genelinde %62,5'i "evet" yanıtını veriyor.

Teknolojiyi yetkin bir şekilde kullanan, küresel gelişmeleri takip eden ve de önümüzdeki yıllarda ülkemizin en dinamik nüfus bloğunu oluşturacak "Z kuşağı" gençlerine bir hükümet güzellemesi yapmak yerine, bu gençleri anlamak son derece önemlidir.

"Z kuşağını anlamaya çalışmak", toplumu oluşturan tüm nesiller ve kesimler için daha güvenli, huzurlu ve mutlu bir geleceğin inşası için en anlamlı çabalardan birisi olacaktır.

Saygıdeğer arkadaşlar, kıymetli basın mensupları; bugün aslında hükümet sadece gençlere değil; emekliye, esnafa, işçiye, işsize, çiftçiye de birçok şeyi anlatamıyor.

Bugün milletin gündemiyle, iktidarın gündemi birbirinden tamamen farklıdır.

Milletten koptular; insanımızın yaşadığı sıkıntılar görmezden, duymazdan ve bilmezden geliniyor.

Tüm kamuoyu araştırmalarına bakıyoruz; insanların esas gündemi ekonomi, işsizlik, geçim sıkıntısı, hayat pahalılığı...

İktidardan gelen açıklamalara bakıyorsunuz; Türkiye uçuyor, ekonomide, hukukta, eğitimde çağ atladık!

Çarşı-pazara iniyorsunuz, markete gidiyorsunuz; her şey ateş pahası..

Ama TÜİK'ten gelen rakamlara bakıyorsunuz; Türkiye, bir ucuzluk cenneti..

Eğitim konusunda, öğrencilere, velilere ve eğitim camiasına kulak veriyorsunuz; tam bir keşmekeşlik hali..

Ama hükümetten gelen açıklamalara bakıyorsunuz; eğitim konusunda hiç olmadığı kadar başarılıyız, her şey yolunda, hiçbir sıkıntı yok..

Esnaf kan ağlıyor, ekmek teknesi günlerdir kapalı, açık olanlar da ayakta durmakta zorlanıyor, siftah yapmadan kepenk indiriyor..

Ama Sn. Cumhurbaşkanı; "kapanan işletme falan yok, bunlar doğru değil" diyor..

Yine tarımda, çiftçi perişan, her gün feryat ediyor, artık toprağını işleyemez hale geldi, ürününden kâr etmek yerine, zarar ediyor.

Ama İktidarda bulunan arkadaşları dinliyoruz; çiftçinin keyfi yerinde, tarım arazilerimiz tam kapasite ekiliyor, dikiliyor.

İktidar, işte bu yaman çelişkiyi açıklamakta da zorlanıyor!

Bir kere, hiç durup düşündünüz mü; herkes mi yanılıyor, bir tek siz mi gerçekleri görüyorsunuz da, diğer herkes görmüyor, bilmiyor?

Gençler sizi anlamıyor! Çiftçi anlamıyor! İşçi anlamıyor! İşsiz anlamıyor!

Sizden ayrılanlar, sizi anlamıyor; sizin gibi düşünmeyenlerin hepsi hain, hepsi yanlış yolda, hepsi bu memleketin zararına işler peşinde!

Hatta partinizden çıkan ilk cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül de sizi anlamadı,

Sn. Erdoğan'dan sonra başbakanlık görevini üstlenen Sn. Ahmet Davutoğlu da sizi anlamadı,

Yıllarca sizin hükümetinizde ekonominin dümeninde oturan Sn. Ali Babacan da aslında sizi anlamadı,

Yıllarca 'Ak Parti'nin vicdanı' olarak adlandırdığınız Bülent Arınç da artık sizi anlamıyor.

Algı oluşturmaktan hizmet etmeye fırsat bulamayan hükümetin, kendi içindeki bu kopmaları, bu savrulmaları ve bu ülkede yaşanan gerçekleri anlatması mümkün değildir.

Bırakın bu saydığım isimleri, Berat Albayrak hadisesini dahi anlatamıyorlar, anlatamazlar da!

Onlara göre, muhalefet partileri de zaten bu ülkenin yararına hiç konuşmadı, konuşmuyor da!

Aslında işsizlik sorunu yok! Adalet konusunda mağdur edilen kimse yok, KHK meselesi yok! EYT sorunu yok!

Diplomalı işsizler kervanına her yıl on binlerce genç eklenmiyor!

Asgari ücretliye verilen rakam çok iyi, herkes evinde, huzurlu mutlu!

İflas eden esnaf yok, KYK borçlusu gençler ve çiftçimiz hacizli değil,

İçinde bulunduğunuz halet-i ruhiye, akıllara şu fıkrayı getiriyor.

Adamın biri otobanda ters yöne girer. Bu durumu gören trafik polisi, sürücüleri uyarmak için radyodan anons yapar: "Dikkat ters yönde ilerleyen bir araç var." Bu anonsu duyan adam ise bağırır: "Ne bir tanesi, hepsi hepsi..."

Arkadaşları, dostane bir şekilde uyarıyoruz; yanlış bir otobana girmişsiniz ve son sürat ters yönde gidiyorsunuz; bu gidiş, gidiş değil!

Artık bir an evvel, bir durun ve düşünün, etrafınıza bakın, millete kulak verin, çarşı-pazardan yükselen çığlığa kulak kesilin.

Muhalefetten gelen itirazları hemen art niyetli görüp, duvar örmeyin, bir dinleyin, anlayın.

Bakın,

Siz iktidara geldiğinizde ilkokula başlayan ve şimdi üniversiteyi bitirmiş, hatta yüksek lisansını tamamlamış, ama buna rağmen boşta olduğundan dolayı annesini aracı kılarak sıkıla sıkıla babasından harçlık istemek zorunda kalan gençlerimiz var.

Yarına dair hayal kuramayan milyonlarca işsiz insanımız var.

Açlık sınırının altında bir ücretle hayata tutunmaya çalışan milyonlarca asgari ücretlimiz var.

Çocuğu okula giderken cebine simit parası koyamayan babalar var.

Aylardır 1 kg kıymayı evine alamayan insanlarımız var.

Kirasını, faturalarını, borçlarını ödeyemeyen esnafımız var

Uzaktan eğitim döneminde tableti olmayan, interneti olmayan, hatta televizyonu dahi olmayan evlerimiz var.

Bugün mahkemelerimizde 22milyon 106 bin 182 adet iflas ve icra dosyası var

Var da var. Bunları görmemezlikten gelmek çözüm değil ki.

‘Dünyada hiçbir sorun görmemezlikten gelindiği için küsüp te kendiliğinden yok olmaz.’

Saadet Partisi olarak biz, milletin yaşadığı problemleri görmezden, duymazdan gelen, üstüne üstlük vatandaştan anlaşılmayı bekleyen siyaset anlayışını reddediyoruz.

İktidar merak etmesin; sıkışıp kaldığı bu karamsar iklimden Türkiye'yi kurtaracak, ekonomi ve adalet başta olmak üzere problemlerimize çözüm bulma yolunda gerekli adımları atacak bir irade göstersin, işte o zaman;

Gençler de sizi anlar, esnaf da anlar, çitfçi de anlar, vatandaşlarımız da sizi anlar, destek olur, yükünüzü bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da paylaşır.

Ama yeter ki siz, külfeti paylaşırken fedakârlık beklediğiniz insanımızı, nimetleri paylaşırken de birazcık hatırlayın.

Artık bu milletin dertlerinin iktidar tarafından anlaşıldığı, insanımızın feryatlarının görmezden, duymazdan gelinmediği, yersiz gündem başlıklarını değil, bu memleketin sorunlarına çözüm yollarını tartıştığımız bir Türkiye, Saadet Partisi olarak bizim en büyük hayalimiz, temennimizdir.

Gayretimizin amacı, bu aziz milletin yüzünün artık biraz gülmesidir.

Derdimiz, milletin derdidir.

Gündeme getirdiklerimiz, milletin gündemidir.

Yükselttiğimiz bu ses, milletin kendi sesidir.

Hedefimiz Hakkın ve adaletin hakim olduğu herkesin kendini güvende hissettiği yaşanabilir bir Türkiye’dir.


Hibya Haber Ajansı