Erdoğan'ın konuşmasında bazı satır başları şöyle:

"Geçtiğimiz haftalarda ülkemizin gündeminde iki ayrı köprü ile ilgili gelişmeler vardı. Bunlardan biri 1915 Çanakkale Köprüsü diğeri de Karadeniz'in kuzeyinde süren krizin çözümü yolunda kurmaya çalıştığımız barış köprüsüdür.

Ukrayna Rusya hakkında 2014 yılından beri devam eden krizin diyalog uzlaşma anlaşma yolu ile çözümü için samimi gayret gösteren tek ülkeyiz.

Herkesin tahrik peşinde koştuğu günlerde biz taraflara her fırsatta barışın tesisini telkin ettik. Bugün de her iki tarafında hakkaniyeti ne samimiyetine dostluğuna güvendiğin yegane ülke olarak barış yolunda en çok çabayı gösteren ülke durumundayız.

Bize kim savaşan ülkeler arasındaki en üst düzey temas olan dışişleri bakanları toplantısı bildiğiniz gibi Antalya'da yapıldı. İnşallah ateşkes ve barış müzakerelerini yürüten Rusya-Ukrayna yarın İstanbul'da tekrar bir araya gelecek, toplantı öncesi bizde heyetlerle bir araya gelerek kısa bir görüşme yapacağız.

Sayın Putin ve Sayın Zelenski ile sürdürdüğümüz telefon trafiğinin de olumlu bir seyrettiğini söyleyebilirim. Geçtiğimiz hafta Brüksel'de yapılan NATO Liderler Zirvesi'nde bu yaklaşımınızı ve ülkelere tüm açıklığı ile bir kez daha anlattık. Dünya beşten büyüktür diyerek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi nezdinde küresel yönetim ve adalet sistemini olan itirazlarımızı dile getirirken de aynı hissiyata sahiptik.

Davos'ta one minute diyerek zulme işgale zorbalığa karşı tavrımızı ortaya koyarken de derdimiz barıştı huzurdu, insan hayatına saygıydı.Türkiye 40 yıla yaklaşan terörle mücadele tarihinde yaşadığı onca acıya maruz kaldığı onca haksız da ödediği onca bedele rağmen aynı çizgiden sapmamıştır.

Balkanlar'dan Kafkasya'ya Suriye'den Libya'ya kadar bütün bu bölgede sınır ötesi siyasi diplomatik güvenlik mücadelemizi de bu anlayışla yürüttük.

Sivil toplum kuruluşlarımız da dünyanın dört bir yanında yürüttüğümüz kalkınma ve insani yardım faaliyetlerine de hep bu zaviyeden baktık.

Esasen ülkemizdeki siyaset yelpazesinde kendimizi de tarif ederken en büyük hasretimizin milletimiz de aramızda kurduğumuz gönül köprüleri olduğunu söylüyoruz.

Gerçi yıllarca birileri bizim bu medeniyet ve tarih misyonumuzu insan merkezli siyasetimizin kimi zaman küçümseyerek itibarsızlaştırmaya kimi zaman iftira ile sabote etmeye kalkmıştır.

Aynı şekilde Türkiye'nin bu medeniyet ve tarih yürüyüşünü sömürge ve vahşet üzerine inşa ettikleri kendi refah ve güvenlik alanlarına tehdit olarak görenler de boş durmamıştır.

lkemizin en haklı olduğu konularda bile yalnız bırakılmasının Hatta daha da ötesine geçirip aleyhinde kampanyalar yürütülmesinin gerisinde İşte bu gerçekler vardır.

Hamdolsun biz tüm bu medeniyetimizin ve tarihimizin bize yüklediği sorumlulukları gösterdiği istikamette önümüze çıkan engelleri birer birer aşarak mücadelemizi sürdürdük. Böylece Allah'ın yardımı ve aziz milletimizin desteğiyle ülkemizi nice badireler den kurtarmakla kalmadık.

Sorumlulukların gösterdiği istikamette önümüze çıkan engelleri birer birer aşarak mücadelemizi sürdürdük. Böylece Allah'ın yardımı ve aziz milletimizin desteğiyle ülkemizi nice badireler den kurtarmakla kalmadık kurduğumuz güçlü demokrasi ve kalkınma altyapısı ile çok daha büyük hamleler için ihtiyacımız olan hazırlıkları tamamladık. Salgının tetiklediği sağlık ve ekonomik krizleri Rusya Ukrayna savaşı ile derinleşirken Türkiye yatırım istihdam üretim ihracat cari fazla yoluyla büyüme stratejisinden taviz vermeden yolunda ilerlemektedir.

Ülke ve millet olarak bu mücadeleyi verir tek çok badireyi atlatırken elbette bedeller ödedik. Terör örgütleri ile 15 Temmuz'da istiklalimizi, sosyal medya tehditleri üzerinden ekonomimize saldıranlar ülkemizdeki herkesi bunun için yıkıcı sonuçları altında bırakmayı planlıyordu.

Doğu Akdeniz'deki güç kavgasında gerilimi sürekli yükseltenlerin niyeti bu günümüzde birlikte geleceğimizi de ipotek altına almaktır.

Salgında gelişmiş ülkeler bile çaresizce sağa sola savrulurken Türkiye'nin sağlık hizmetlerini ve tedarik kanallarını ayakta tutması karşısında birilerinin midelerine unutmayın kramplar giriyordu.

Rusya Ukrayna krizinde ülkemizi savaşın tarafı yapmak için var güçleri ile çalışanların bizim kurduğumuz barış köprüsünü yürekleri daralarak izlediğini biliyoruz.

Tabii aynı çevrelerin ülkemizin son 20 yılda ortaya koyduğu büyük kalkınma annesinin sembollerinden biri olan 1915 Çanakkale Köprüsü'nün o görkemli görüntüsü altında ezildiklerinin de farkındayız.

Buradan bizim nezdimizde ülkemizi ve milletimizi hedef alanlara mesajımızı altını çizerek bir kez daha tekrarlıyorum.

Unutmayın orta açıklıkta daha önce Japonya 1 numara iken şu anda bu köprümüz dünyanın bir numarası olmuştur. Bundan dolayı herhangi bir takdirde beklemiyoruz ama takdir etmek  sizi küçültmez tam aksine büyültür.

Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasına engelleyemeceksiniz, başaramayacaksınız.

Türkiye'nin adil ve samimi duruşuyla bölgesinde ve dünyada barışın huzurun güvenliğin köprüsü haline dönüşmesini engelleyemeyeceksiniz.

Ülkemizin en büyük 10 ekonomi arasına girerek kendisi ve tüm dostları için yeni bir dünya inşası gayretlerini baltalayamayacaksınız.

Nice zorlu mücadeleleri beraberce yürüttüğümüz nice hayatı imkanları birlikte geçtiğimiz nice mümkün değil denilenleri birlikte başardığımız, milletimizin 2023'te bu kutlu yürüyüşe bir kez daha güç vermesine mani olamayacaksınız.

Bugüne kadar ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetler elbette önemli ama asıl bundan sonra yapacaklarımız da Türkiye'yi dünyanın en üst ligine çıkartacağız geçmişte ülkemizin benzer fırsatları değerlendirmesinin önüne darbelerle vesayet oyunlarıyla defalarca geçmişler bu defa onlara aynı keyfi yaşatmayacağız.

Zorluklarımız yok mu.? Sıkıntılarımız yok mu.? Eksiklerimiz yok mu.? Önümüze döşenen mayınlar ayağımıza dolanan itler işimizi zorlaştıran tuzaklar yok mu.? Hepsi de var. Hem de mebzul miktarda var ama bunların tamamının üzerinde bizim ülkemizi güçlü milletimizi mürebbe yanma İnancımız irademiz hazırlığımız birikimimiz imkanımız kararlılığımızla geçtik.

Herkesin bir hesabı herkesin bir planı olabilir, fakat en büyük hesap ve ilan sahibi Allah'tır herkesin içinden geçen niyetler kalbinde yatan aslanlar olabilir fakat son söz milletimizin. Biz bugüne kadar Rabbimizden gelen takdire milletimizin verdiği bir karara ve her karara rağmen olduk.

İnşallah 2023'e kadar gece gündüz çalışarak güçlü taraflarımızı taktiğim zayıf taraftarımızı takviye ederek milletimizde aramızdaki gönül köprülerini daha da sağlamlaştırıcağız.

Aziz milletim açılışını büyük bir heyecan tarifsiz bir mutlulukla yaptığımız 1915 Çanakkale Köprüsü hem tarihi misyonu hem fiziki özellikleri ile çok derin manalara sahip bir eserdir.

Adım adım bizzat takip ettiğim bu büyük eserin ülkemize ve milletimize bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye'nin sahip olduğu her büyükeser gibi bu projenin de ülkemize kazandırılmasında pek çok engeli aşmak zorunda kaldık.

Hatırlarsanız İstanbul da boğazda yapılan ilk köprü inşa ederken birileri bu eserin İstanbul'a yapılmış en büyük kötülük olduğunu söyleyebilecek kadar ileri gitmiş projeyi sabote etmek için her yolu denemişlerdir. Buna rağmen artık adı 15 Temmuz Şehitleri Köprüsü olan bu eser tamamlanıp hizmete açılmıştır.

İkinci köprü yapılırken bu defa aynı hezeyanlar rahmetli Özal tekrar sergilemişti. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü de utanç verici tartışmaların eşliğinde inşa edilip hayata geçirilmiştir.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımız döneminde Marmaray projesine başladığımızda aynı zehirli oklar bu defa uzun bir mücadelenin ardından bu eseri de tamamlayıp hizmete sunduğu mahkeme mahkeme dolaşarak 4 yıl bizi geciktiriciler bunu da tamamladık.

Avrasya Tüneli'ni yapanların içindi boğazın 3. gerdanlığı Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün inşası boyunca kampanyalar yürüttüler  gösteriler yaptılar. Daha dün gibi gözlerimin önünde. Mahkeme kararını yanlış anlayarak üçüncü köprü artık iki beton kuleden ibaret manşetleri atanların  unutmadık.

Aynı grup Çanakkale'deki köprü içinde demediğini bırakmadı. Bizim cevabımız projeyi süratle tamamlayarak milletimizin hizmetine sunmak olmuştur. Aynısını 3. havalimanınında yaptılar. Geçmediğimiz köprünün parasını ödüyoruz çarpıtması yaptılar en somut örneğini görüyoruz.

Yap-işlet-devret projelerinin ne anlama geldiğini söyle bir kez daha hatırlatmak isterim. Kamu özel ortaklığı projeleri tüm dünyada yaygın olarak kullanılan bir altyapı modelidir.

Dünyada sadece 2021 yılında bu modelle 35,6 milyar dolarlık yatırım yapılmıştır. Türkiye bu modeli en verimli şekilde kullanan Avrupa'da 3'ünci dünyada 13'üncü ülke durumundadır.

Almanya yeni otoyol projelerinin önemli bir kısmını bu modelle hayata geçirme kararı almıştır.

Amerika bir süre önce açıkladığı 1,5 trilyon dolarlık alt yapı projesinin önemli bir bölümünü bu modelle hayata geçirecektir.

Ülkemiz geçtiğimiz 20 yılda ulaştırma ve haberleşme alanında bu modelle 37 buçuk milyar dolarlık yatırıma kavuşmuştur.

Antalya Havalimanı ile ilgili biliyorsunuz dikkat edin süreyi uzatma ihalesi yapıldığı ve onun ilk taksidi 2 milyar 138 milyar da milyon dolar olarak hesaba girdi.

Ayrıca bu modeller ülkemizde kazandırılan büyük projelerin işletme süresindeki bakım onarım geliştirme maliyetlerinin yatırım bedelleri ile mukayese edebilecek seviyelere çıkabildiği de dikkate alınmalıdır.Neresinden bakarsanız bakın ülkemiz için karlı kazançlı hayırlı verimli bir yatırım modelini Türkiye'de etkin ve yaygın bir şekilde uygulamış olmaktan memnunuz.

Ülkemizin her ilinde ilçesinde her köyünde her karış toprağında yol köprü hastane okul baraj sulama tesisi kamu hizmet binası yatırımı yapılmaktadır. Her yatırım onu bir fiil kullananlar yanında ülkenin ve milletin ortak müşterek doğrudan yapılan yatırımlarda işin bedeli peşin ödenmekte hizmet ise proje tamamlandıktan sonra peyderpey alınmaya başlanmaktadır.

Proje hizmete girdikten sonra da sadece garanti miktarı ile gerçekleşme arasındaki farkın ödemesi yapılmaktadır. İnşa edilen eser randımanlı şekilde çalışmaya başladığında ödeme yapılması bir yana üste gelir sağlanmakta, işletme süresi bitiminde de yatırım tamamen devlete geçmektedir.

Mesela Avrasya Tüneli'nin süresi bittiğinde devlet vergi ve diğer kazançlar hariç üste en az 140 milyon dolar para almış olacaktır. İstanbul-İzmir otoyolu bir parçası olan Osmangazi Köprüsü'nün işletme süresinde devlete sağlayacağı sadece KDV geliri toplam 1,3 milyar avro'dur.

1915 Çanakkale Köprüsü'nün ülkemize kazancının da sadece vakit akaryakıt ve karbon salınımındaki azalım getirisinin yıllık 415 milyon avro olacağı hesaplanmaktadır.

Şimdi sizlere yine bir kamu özel ortaklığı projesi olan Antalya Havalimanı'nın kapasite artırımı ve işletme ihalesi ile ilgili son gelişmenin müjdesini az önce ifade ettim, vermiş oluyorum.

Esasen kamu-özel yatırımlarının önemli bir kısmında vatandaşlarımızın hizmetten faydalanmasını kolaylaştırmak için projede öngörülen tarifelerin çok altında bir beden uygulanmaktadır. Garanti ödemelerinin önemli bir kısmı da bu yüzden ortaya çıkmaktadır. Bir başka ifade ile devletin imkânlarını biz milletin emrini veriyoruz.

Ülkemizin yönetim sisteminden ekonomik işleyişe kadar her alanda tekrar eskiye döndürerek tökezletmek ve hatta mümkünse yere sevmektir. Varsın birileri dışarıda hazırlanıp ellerine tutuşturulan bu raporları kendim model teklifleri diye okutmaya çalışsın varsın birileri kendilerini yalanla iftira ile çalıp dursun. İçinde ülkenin ve milletin olmadığı sinsi hesaplarla siyasetçilik oynasın varsın birileri kendi hırsızlarının kendi kifayetsizlik lerinin kendi karanlık ajandalarının peşinde koşsun.

Biz ülkemize ve milletimize aşığız dolayısıyla eser kazandırmaya hizmet getirmeye 2023 hedeflerimiz de 2053 vizyonumuz da büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa ve ihya etmeyi sürdüreceğiz.

Aziz millet 81 vilayetinin her karısıyla 20 yolda kazandırdığımız eserleri anlatırken bugün yaşadığımız sıkıntıları elbette görmezden gelmiyoruz. Ülkemizin demokrasi ve kalkınma yolunda önüne çıkan her meseleyi çözdüğümüz gibi hayat pahalılığı başta olmak üzere bugünkü sorunların üstesinden gelecek olan da yine biz. Eğitimden sağlığa ulaşımdan enerjiye spordan sosyal desteklere kadar her alanda insanımızın refah düzeyini Cumhuriyet tarihinin en üst seviyesine biz çıkardık.

Bu hizmetleri yerine getirirken karşılaştığımız engelleri milletimizin gönlünden kopup gelen Allah razı olsun sözünden aldığımız güç ve motivasyonla aşarak bugünlere geldik. Sadece yatırım yapmakla eser ortaya koymakta kalmadık, siyasi diplomatik askeri dış ticaret etki alanımızı ülkemizin kalkınma hedeflerini destekleyecek şekilde güçlendirdik.

PKK başta olmak üzere milletin canına musallat olan terör örgütlerinin de başını ezdik belini kırdık. Mücadeleyi sınırlarımız ötesine taşıyarak 780 bin kilometrekare vatan toprağının her karışında insanlarımızın güvenliğini huzurunu garanti altına alacak bir iklim oluşturduk.

Ülkemizin müzmin sancısı olan darbeler dönemini fetö ihanet çetesinin silahlarının karşısına milletimizle birlikte imanla İnançla cesaret ve dikilerek etkisiz hale getirmek suretiyle biz kapattık.

Türkiye vesayetle darbelerle terör örgütleriyle toplumsal fay hatlarını tahrikle askeri tehditle uluslararası dayatmalarla diz çöktüren yerler, son olarak ekonomimize hedef aldılar en çarpıcı örneğini 2018 ağustos'unda yaşadığımız ekonomik tuzakları da ülkemizin potansiyelini daha verimli şekilde harekete geçirerek daha çok çalışarak daha çok üreterek aşmanın mücadelesini yürüttük.

Biz tam da bu mücadelenin içinde iken dünya koronavirüs salgını krizinin pençesine düştü. Sağlık tehdidi olarak başlayan salgın krizi giderek üretim lojistik tedarik istihdam finans güvenlik alanlarına yayılan bir küresel depreme dönüştü. Bu süreç maruz kaldığımız ahlaksız vicdansız haksız adaletsiz kuşatmaya rağmen ülkemizin aslında ne derece güçlü bir hizmet altyapısına, üretim imkanına, yönetim kapasitesine sahip olduğunu dost-düşman herkese göstermiştir.

Bizim bu dönemde önceliğimiz insanımızın işini aşını ekmeğini garanti altına alacak bir ekonomik işleyişi kesintisiz sürdürmek olmuştur. Hatta bununla kalmayıp ekonomi programımızı klasik kur faiz enflasyon arkasından çıkartarak ülkemizi yatırım istihdam üretim ihracat cari fazla oğluyla daha çok büyütecek bir yaklaşımı hayata geçirdik.

Tıpkı vesayetle, tıpkı darbelerle, tıpkı terörle mücadele gibi elbette bu tarihi değişiminde bir bedeli oldu bu bedeli şimdi ödeyip ayağımıza gelen fırsatı değerlendiremezsek ülkemizin önümüzdeki çeyrek asır, yarım asır yine bir kısır döngüye mahkum kalacaktı.

Milletimiz  bize ülkeyi ve milleti gerektiğinde en sert fırtınalardan aağ salim çıkartmamız için son 20 yılda yaşanan büyük yıkımlara hatırlayın Suriye'de hepimizin gözleri önünde yaşanan ve 11 yılını geride bırakan büyük trajedi hatırlayın bir dönem bölgesinin en yıldızı olan Libya'nın nasıl paramparça edildiğine bakın son olarak Ukrayna'nın topraklarının adım adım nasıl elinden alındığını sonunda da nasıl topyekün işgal tehdidi ile karşı karşıya geldiğine bakın.

Bu senaryoların hepsi çok daha fazlasıyla ülkemizin üzerinde de oynanmak istenmiştir. Biz milletimizle birlikte yürek yüreğe omuz omuza verelim, vatanımızın bütünlüğünü insanımızın birliğine beraberliğine devletmizin bekasına ülkemizin varlığına yönelik tehditleri teker teker bertaraf ettik.

Döneminde aldığımız kararların, yaptığımız tercihlerin, sergilediğimiz dirayetli yönetimin tüm riski bize tüm kazanımları ise ülkemize. Ben bugün haklı olarak hep birlikte hayat pahalılığından şikayet ediyoruz. Şayet vatan toprakları gözünü istiklalimize dikmiş sırtlanların akbabaların yılanların istilasına uğramış olsaydı bugün hayat pahalılığı değil kaybettiğimiz özgürlüğünüzün getirdiğimiz sevdiklerimizin yıkılan evlerimizin kararan geleceğimizin acılarını konuşuyor olacaktık.

Dün Suriye'de bugün Ukrayna'da evlerini hatta bir kısmı vatanını terk etmek zorunda kalan milyonların neler yaşadıklarını neler hissettiklerini nasıl bir çare sizde sürüklendikilerini hep beraber görüyoruz. Bakın Ukrayna'dan 200'e yakın yetimi ve öğretmenlerini birlikte ülkemize aldık ve kedilerine ülkemizde ev sahipliği yapacağız.

Ülkemize sağladığımız en büyük kazanımı siz, kazanım milletimize verdiğimiz en büyük hizmet Türkiye işte böyle bir duruma düşmekten kurtarmış olmamıştır. Üstelik bununla da kalmadık ülkemizi tüm mazlumların ve mağdurların sığınağı haline getirdik. Irak'tan Afganistan'dan buralardan gelenler Türkiye'nin birbirleri ile savaşan tarafların bile güvendiği İtimat ettiği diyaloğun ve Barış'ın teminatı saydığı bir ülke görülmesinin sebebi geride bıraktığı İşte bu zorlu mücadele dönemini başarıyla geçirmiş olmasıdır.

Bugün de geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmet alt yapısından aldığımız güçle Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokacak bir programı uyguluyoruz. Sıkıntılarımız geçici ama unutmayın kazanımlarımız baki. Umudumuz canlı geleceğimiz aydınlık ne yaptığımızı ne için yaptığımızı nasıl başaracağım ızıe ve sonuçta ne elde edeceğimizi milletimizden sadece sabırlı olmasını bize güvenmesini istiyoruz.

Ülkemiz 2023 imtihanından da başarıyla geçtiğinde her alanda dünyanın en üst ligine çıkmış güçlü uzunluğu gider bir Türkiye'nin bizi beklediğini canı gönülden inanıyorum.

Milletim küresel ve bölgesel krizler karşısında ülkemizi güçlü tutmanın hayat pahalılığı karşısında milletimizi korumanın mücadelesini verirken tüm kesimlerin işini kolaylaştıracak idari reformları da ihmal etmiyoruz.

Geçtiğimiz haftalarda KDV konusunda bir sadeleştirme çalışmasını yürüttüğümüzün haberini kamuoyuyla paylaşmıştık. Hazine ve Maliye Bakanlığımız ilgili sivil kuşları ve sektörlerle yakın istişare içinde bu düzenlemeyi hazırlamıştır. Aynı zamanda vatandaşlarımızı hayat pahalılığı karşısında ezdirmeme kararlılığımızı ve enflasyonla mücadele programınızın da bir parçasıdır.

Şimdi ise temel ihtiyac maddlerinin tamamlayıcısı olan bir parçasıdır ilk etapta gıda ürünlerindeki KDV oranını üretim toptan ve perakende aşamalarının tamamında yüzde 8'den yüzde 1'e düşünmüştük bu indirim 14 Şubat'tan itibaren et süt yumurta yoğurt peynir patates tahıl gibi pek çok üründe bilfiil uygulanmaya başlanmıştır. Ardından meskenlerde ve tarımsal sulamada kullanılan elektriğin KDV'sini 1 Mart'tan itibaren yüzde 18'den yüzde 8'e indirdik. şimdi de temel ihtiyaç maddelerinden olan deterjan sabun tuvalet kağıdı peçete bebek bezi gibi ürünlerin KDV'sini yüzde 18'den yüzde 8'e indirme kararı aldık. Ayrıca yeme içme hizmetlerin tamamının da KDV oranını yüzde 8 olarak belirliyoruz.

Böylece yeme içme hizmetlerinde halen bir sınıf işletme 3 yıldız ve üzeri otel gibi yerlerde uygulanmakta olan yüzde 18 KDV oranını yüzde 8 e indirmiş oluyoruz. Konut ve arsalardaki KDV sadeleştirmesi bir diğer çalışmamızdır.

Buna göre satın alınan konut nerede olursa olsun metrekaresine göre değişen aynı kademeli KDV uygulamasına tabi olacaktır. Yani net alanı 150 metrekareyi aşmayan konutlarda KDV yüzde 8'dir bu büyüklüğü aşan konutların ilk 150 metrekaresi için yine %8'i aşan kısmı için yüzde 18 KDV uygulanacaktır. Dönüştürülmesi kanunu kapsamındaki konutlarda ise 150 metrekareye kadar yüzde bir aşan kısmı için ise yüzde 18 KDV tahakkuku yapılacaktır.

Arsa ve arazilerin KDV oranını da yüzde 8 indirim İnşaat sektörünün üzerindeki finansman yükünü azaltıyoruz. Bir diğer düzenleme ilacı açılışımıza yöneliktir. İmalat aşamasında ödedikleri KDV'leri istisna kapsamına alabilen ihracatçılara bunun yerine ihracat bedelinin belli bir oranına kadar iade yapılması da bir tercih olarak sunulacaktır. Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki işlerin KDV istisnası yöntemini değiştiriyor, turizm yatırımlarını da buna dahil ediyoruz.

Yeni yöntemle imalatçılar yatırımlarına bitirdikten sonra KDV iadesi talep etmek yerine KDV ödemeden aynı işlemleri yapabilecekler. Sağlık Bakanlığı mevzuatı kapsamında ki  tıbbi cihazların KDV sini yüzde 18'den yüzde 8'e indiriyoruz. Sektöründe her türlü yağlı tohum fide fidan teslimlerinde KDV 'yi süt toplama tankları gibi kim ürünlerdeki KDV de yüzde 8'e indiriyoruz.

Gönüllülük esasına dayalı tam uygulamasıyla bu konuda sorumluluk endişesi taşıyan mükelleflerin sorunlarını kökten çözüyoruz. Ülkemize döviz kazandırılması amacıyla yabancılara satılan konut ve işyerlerindeki istisna süresini bir yıldan üç yıla çıkartıyoruz.

Oto galerisi verenin araç alım satımından elde ettikleri kar ile yat kotra tekne ve gezinti gemilerinin satsın da halen yüzde bir olan KDV oranını yüzde 18'e yükseltiyoruz.

Demir- çelik sektörsenin ürünlerin nihai tüketiciye kadarki satış aşamalarında KDV tevkifatı uygulaması getiriyoruz.

Yerli otomobilimiz başta olmak üzere elektrikli otomobil üretimi ve kullanımındaki gelişmeleri dikkate alarak yüksek hızlı şarj istasyonlarının yaygınlaştırılması konusunda yeni adımlar atıyoruz.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız vasıtasıyla 81 ilimizin tamamında 1500 den fazla yüksek hızlı şarj istasyonu kurulmasına yönelik çalışmalara 300 milyon liralık bir destek sağlıyor, amacımız bir yıl içinde ülkemizde yaygın bir yüksek hızlı şarj altyapısı kurulmasını sağlamaktır.

 

Hibya Haber Ajansı