“Atatürk bizim börkümüzdür, birliğimizin simgesidir, ona laf yoktur.”

Baş giderse börk gider, börk giderse il gider, iffet gider.

Allah muhafaza bir daha da geri gelmez.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e tahammülsüzlük, lamı cimi yok Türkiye Cumhuriyeti’ne tahammülsüzlüktür.

Bugün varsak, bugün hayattaysak, bunun şeref payesi Türk tarih silsilesinde müstesna bir yeri olan aziz Atatürk’ündür.

İdeolojik dogmalarla, ilkel bir taassupla, keskin önyargılarla Atatürk düşmanlığı yapmak, millete değil hıyanete hizmettir.

Ayasofya-i Kebir Camii Şerif açılmışken, büyük bir özlem olan Taksim Camii’nin manevi hayatımıza kazandırılması, Müslüman gönüllerle buluşturulması sağlanmışken nükseden Atatürk alerjinin esas gerekçesini nasıl okumalı, nasıl anlamalıyız?

İktidarın millete mal olmuş muhterem eserlerini gölgelemeye, kutuplaşmayı teşvik etmeye kimin ne hakkı vardır?

Her güzel ve memnuniyet verici gelişmelerin yaşandığı bir dönemde, suyu bulandıran, ortamı kızıştıran, bunu da Müslüman kisvesi altında yapan kişilerin Türkiye’nin huzuruyla oynamaları provokasyondur.

Bunlar iyi araştırılmalıdır, maksatları derinlemesine tahlil edilmelidir.

Gizli FETÖ’cü olup olmadıkları mutlaka incelenmelidir.

Vaazlarıyla milli birliğimizi yaralamaya, tarihi şahsiyetlerimizi kötülemeye hiç kimse cüret etmemelidir.

İnanç sahibi insanlarımızı üzmek, özellikte de bugünkü AK Parti hükümetini töhmet altında bırakmak, yapılan muhteşem hizmetleri söz ve fiillerle karalamak temiz bir mizacın, ihlaslı bir kalbin sonucu değildir.

Herkes uyanık olmak zorundadır.