CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, şu ifadeleri kullandı:

"Songül Yakut FETÖ’ye boyun eğmeyenlerin sembolüdür, ismi yaşatılmalıdır

“Hemşerimiz Şehit Songül Yakutu anarak sözlerime başlamak istiyorum. Songül Yakut FETÖ kumpaslarına karşı direnmiş, teslim olmamış, boyun eğmemiş, inandığı ve savunmuş olduğu Atatürkçü düşünceye helal getirmemiş bir insandı. Geçtiğimiz gün ailesini ziyarete gittik. Her yere birtakım isimler veriliyor. Ailesinin talebi de Songül Yakutun ismini anısının yaşatılması için bir yere verilmesini istiyorlar.”

Gezi, korkulu rüya gibi bugün hala iktidarın kimyasını bozuyor

“31 Mayıs Gezi isyanının yıldönümü. Türkiye tarihinin en barışçıl, en şanlı, en özgürlükçü gezi isyanının yıldönümü. Gezi’de şehit olan Ali İsmail, Berkin, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ahmet Atakan’ı da huzurlarınızda anıyorum. Gezi bugün hala iktidarın kimyasını bozuyor. Her kötülüğün sebebi olarak geziyi göstermeye çalışıyor. Gezi’nin ilk başladığı gün tesadüfen oradaydım. Gezide şiddet yoktu ama polis şiddeti vardı. Polis copu, biber gazı vardı.  İstanbul’u adeta bir gaz odasına çevirenlere şimdi biz yapmadık FETÖ yaptı diyorlar.   Vali de ‘FETÖ’cüydü emniyet müdürü de FETÖ’cüydü, biz yapmadık FETÖ yaptı’ diyor. Halbuki hatırlayalım o zaman AKP Genel Başkanının sözünü: ‘Polise emri ben verdim’ demişti.  Oradaki şiddetin gerekçesinin görünürlüğü iktidarın anlayışıdır. Geziyi kimse unutturamaz, kimse kirletemez. Gezi Türkiye’nin itibarını dünyada kurtaran bir olaydır. Herkes sinmişken Türkiye dünyaya bir mesaj verdi. ‘Hala her şeye rağmen demokrasiyi savunan, özgürlükleri savunan insanlar var’ dedi. ‘Türkiye birden büyüktür’ dedi. Gezi Türkiye’nin onurudur, gururudur.”

Burada lanetlenmesi gereken İmamın duasına ‘âmin’ diyenlerdir

Ayasofya Camii’nde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı programda Atatürk'e ‘zalim ve kâfir' diye lanet okuyan imam konusuna değinen Ağbaba, şunları söyledi:

“Türkiye’de yaşayan herkesi üzen bir çirkinlikle karşı karşıya kaldık. Bir meczup, bir utanmaz, ne dediğini bilen bir meczup bu ülkenin kurucusu kurtarıcısı Atatürk’e hakaret etti. Zalim dedi kafir dedi. Şunu söyleyelim Atatürk’ün kurmuş olduğu bir Cumhuriyette yaşıyoruz. Eğer Atatürk o gün çakmak çakmak gözleriyle bakıp geldikleri gibi giderler demeseydi; bilin ki İstanbul Selanik, Bursa da Sofya olurdu. O herkesin umutsuzluğa kapıldığı bir gün herkesi yayına alarak dünyaya meydan okumuş, İngilizi, Fransızı Yunanı herkese meydan okumuş. Sütçü İmamın bir sözü var. ‘Her kim ki Mustafa Kemal Paşa ve Kuvâ-yi Milliye aleyhine fetva verip düşmanlık yapar, bilin ki onların damarlarında kâfir kanı akar’ diyor. Aynen katılıyoruz. Bizi asıl üzen o cemaate vaaz veren hoca değil, onu huşuyla dinleyen anlayıştır. Ülkenin Cumhurbaşkanı, koltuğunda oturduğu kurucu Cumhurbaşkanına hakaret ediliyor ‘âmin’ diyor. Bu sürpriz değil bunu herkes bilsin. Şimdi AKP sözcüleri günah çıkarıyor. Ömer Çelik, Naci Bostancı günah çıkarıyor.  Bu anlayış ‘Meclisin her yerinde Atatürk resmi görmeye gerek yok’ diyen anlayış. ‘600 yıllık imparatorluğun 90 yıllık reklam arası’ diyen anlayış. Dokuzu beş geçe ‘hazırola geçmeye gerek yok’ diyen anlayış. Bunlar ‘keşke Yunan kazansaydı’ diyen deli Fesli Kadir’in anlayışında olan insanlar ve maalesef en büyük temsilcileri de Erdoğan. Bu adamın damadı YÖK başkanı, kendisinin diyanette etkili olduğu söyleniyor. Bir meczup Türkiye’de yaşayan herkesin gözünün içine baka baka herkesin Atasına ‘kâfir, zalim’ diyor ve işlem yapılmıyor. Bu anlayış bu ülkede var olması bile herkesi üzmektedir. Burada lanetlenmesi gereken bu duaya ‘âmin’ diyenlerdir. Lanetlenmesi gereken bunlara bu cesareti verenlerdir. Biz bu cesareti verenleri lanetliyoruz. Ey Erdoğan, yüreğin yetiyorsa sen de bu cümleleri söyle. ‘İki ayyaş’ dediğin insanlar bu ülkenin kurucularıdır.”

Fakir fukaraysan ceza, Soylu’nun destekçisiysen VIP hizmetle ağırlama!

“Türkiye yaman çelişkilerinin ülkesi. Bir tarafta Sağlık Bakanı, Bilim Kurulu ‘sokağa çıkma yasağı’ çağrısı yapar, diğer tarafta tarikat cenazeleri ve mitingler yapılır. Bir tarafta Cumhuriyetin Bayramları yasaklanıyor, mitingler yapılır. Bir tarafta İçişleri sokağa çıkma yasağı genelgesi imzalar, diğer tarafta kendisine desteğe gelenlere ‘ayağınıza sağlık’ der. Ülkenin vatandaşına sokağa çıkma yasağı uygularsın, diğer tarafta ülkenin bakanı Boğaz’da yüzlerce kişinin katıldığı lebalep fetih kutlaması yapar. ‘Evde kal’ diyorsun, ne beş kuruş yardım yapıyorsun, ne kirasına, ailesine bir gelir sağlıyorsun. Sonra cezalar kesiyorsun. Bu hastalığın yayılmasının sorumlusu işte bu anlayıştır. Kongre yaptılar, hastalığı yaydılar, şimdi kendi kararına bile uymuyor. Eğer fakir fukaraysa evine ekmek götürmek için sokağa çıktıysa 3 bin 150 TL ceza yazılır ama sokağa çıkanlar Süleyman Soylu’yu ziyaret ediyorsa VIP hizmetle ağırlanır. Bu büyük bir vicdansızlık.”

Avrupa’ya vizesiz seyahat sözü verdiniz, 84 milyonu Türkiye’ye hapsettiniz!

“Yeşilyurt Belediye Başkanı ‘Genel Başkan Yardımcınız bizi Türkiye’ye rezil ettik, niye gündeme getirdi’ diyor. Sen şaka mısın? Sen Yeşilyurt’u Türkiye’ye rezil ettin, dünyaya rezil ettin. Utanmadan beni suçluyor. Malatya’yı işte bu anlayış yönetiyor. Resmen bir insan kaçakçılığına aracılık etmişler, bir çeteyle iş birliği yapmışlar. Bir ayağı Yeşilyurt, bir ayağı Almanya’da. Dünyada kimsenin aklına gelmeyen bir insan kaçırma modelini Mehmet Çınar yaptı. Bunu takip ediyoruz. En son Almanya gri ve yeşil pasaportlara kısıtlama getirdi. Pasaport bir milletin şerefidir, namusudur. Pasaportun ne kadar itibarlıysa sen de o kadar itibarlısın. Almanya bu anlayış yüzünden pasaportumuza kısıtlama getirdi. Anadolu Efes'te baş antrenörü Ergin Ataman, Alman hükümeti ve organizasyonu ağır bir dille eleştiriyor, ‘22 yaşındaki kızıma, iki kızıma vize vermedi Alman hükümeti. Bir tek oğlum gelebildi zorla. Onu da kaçak soktuk içeri kupa törenine zor aldım’ diyor. Bir Türk takımı olağanüstü bir başarıyla şampiyon oluyor, baş antrenörün kızı vize alamıyor. Ey ülkeyi yönetenler, bu durumdan utanın. Avrupa’ya vizesiz seyahat sözü verdiniz, 84 milyonu Türkiye’ye hapsettiniz.”

Binali Yıldırım’ın oğluna dair iddiaların sorgulanması lazım

“Ülkede kanalizasyon patlamış, bu kirli kokuyu duymayan ise sadece iktidar. Siyasetçi, mafya iş birliği ortaya saçılmaya devam ediyor. Açıklamalar yapılıyor, bir tek savcı da bu iddiaları araştırmıyor. Binali Yıldırım’ın oğlu maske ve test kiti için Venezuela’ya gitmiş. Bunun da yalan olduğu ortaya çıktı. Gümrüklerde böyle bir kayıt yok. Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım niye gittin? Bunun sorgulanması lazım. Yaşanan kepazeliğe bakın. Devletin resmi kaynaklarından test ve maskeler Venezuela’ya gitmediği ortaya çıkmış durumda. Bu millet aptal mı? Aklımızla mı dalga geçiyorlar?  Diyor ki ‘benim oğlum Venezuela’ya test ve maske götürdü’ diyor. Hep beraber biliyoruz. Bu konuda adımlar atılmalıdır. Türkiye adeta mafyaya teslim olmuş durumda.  Türkiye’de ne kadar hırsızlık varsa ne kadar dolandırıcılık varsa Thodex’in kurucusundan pudra şekeri çekenine Mehmet Aydın’a kadar hepsinin ortak özelliği nedir biliyor musunuz, hepsinin yanında İçişleri Bakanının resmi vardır. Türkiye’nin içişleri, pis işleri bakanı tarafından Türkiye yönetiliyor.”

Türkiye’de asgari ücret 328 dolara kadar geriledi

“Ekonomi iyice kötüye gidiyor. Yılbaşından bu yana asgari ücret 52 dolar eridi. Erdoğan’ın şahsım hükümeti ülkenin 128 milyar dolarını döviz kurlarını düşürmek için arka kapıdan sattı ama dolar kuru 28 Mayıs Cuma günü ülke tarihinin en yüksek seviyesine ulaşarak 8,61 TL oldu. 1 Ocak tarihi itibariyle dolar kuru 7,43’tü ve asgari ücret 380 dolara denk geliyordu. 28 Mayıs günü dolar kuru 8,61 TL’yi gördü ve asgari ücret 328 dolara kadar geriledi. Bir başka deyişle 2021 yılının ilk gününden 31 Mayıs gününe kadar asgari ücret tamı tamına 52 dolar eridi. Tek adam rejiminin adımlarının atıldığı ilk günden bugüne doların TL karşısındaki seyri şöyle: 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu 3,68 TL, 17 Nisan 2018 Devlet Bahçeli’nin erken seçim çağrısı yapması 4,09 TL, 19 Haziran 2018 Erdoğan’ın ‘Yetkiyi verin faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz’ dediği gün 4,75 TL, 21 Ağustos 2020 Erdoğan’ın Karadeniz’de doğalgaz müjdesi 7,21 TL, 20 Mart Naci Ağbal’ın görevden alındığı gün 7,26 TL, 31 Mayıs 2021 8,57 TL. Dolar tarihi rekorlar kırarken, dünya siyasi tarihine geçen bir kayıp da rekor kırıyor. ‘128 Milyar dolar nerede’ diye sormaya devam edeceğiz.”

İktidar ‘nefes kredisi’ veriyor ama nefes aldırmıyor

“Pandemide en çok etkilenen kesimlerin başında esnaf geliyor. Yarın bugün kararlar açıklanacak ne olacak diye buradan söylüyoruz 15 aydan beri destek vermediğin yeme içme sektörü bitmiş durumda. Yarın açılma kararı verilirse ne kadar restoran ne kadar kafe açılacak kimse bilmiyor. Çünkü 15 ayda birçoğu batmış durumda. Bizim teklifimiz maskenin ve tedbirlerin devam etmesi şartıyla kafeler restoranlar açık havada mutlaka açılmalıdır. Maske mesafe kurallarına riayet edilmelidir. Lokantalar, kafeler, kahvehaneler, çay ocakları, halı sahalar, hamamlar, düğün salonları, eğlence merkezleri, meyhaneler 1 Haziren tarihi itibariyle gerekli hijyen ve sağlık koşullarının sağlanması koşuluyla mutlaka açılmalıdır ve 2021’deki kredi sgk ve vergi ödemeleri de mutlaka ertelenmelidir. İktidar maalesef nefes kredisi veriyorum diyor nefes aldırmıyor. Esnaf geçen yıl mayıs ayında yıllık 7,5 faiz oranında kredi kullanmıştı Şimdi ki müjde de verilen faiz oranı yıllık 17,5. Geçen yılki nefes kredisinin faiz tutarı 7 bin 500 TL idi. Bu yılki müjde diye sunulan nefes kredisinde faiz tutarı 17 bin 500 Geçen yıl ki aylık taksit tutarı ortalama 8 bin 958 TL’ye denk gelirken Bu yıl ki nefes kredisini aylık taksit tutarı 9 bin 791 TL. 1 Haziran’da açılacaksa bu insanların borçlarını ertele primlerini ertele vergilerini ertele hiç olmazsa öyle helalleş. Parayı başkasına veriyor faizi başkasına ödüyor beşli çeteye veriyor. Esnaf seninle nasıl helalleşsin. Dedim ya bu ülkede lağım patladı hala 10 bin dolar maaş alan siyasetçi ortaya çıkmadı. 10 bin dolar maaş alıyormuş bir siyasetçi yazıklar olsun.”

Malatya’da don felaketi sonrası ağaçlar ateşle yakılmış gibi

“Malatya bir don felaketini yaşadı. 9-10 Mayıs’ta gözlerinizle görmeseniz inanmazsınız. Hekimhan başta olmak üzere Kuluncak Darende’nin bir bölgesi Akçadağ’ın bir bölgesi resmen bir yangın çıkmış gibi ateş yanmış gibi ağaçlar yanmış durumda yiyecek erik yok yiyecek meyve yok. Geçtiğimiz gün Kuluncak’ın 17 köyünü gezdim. Hekimhan’ın 15’e yakın köyünü gezdim gözlerimle gördüm. Buradan götürdüğüm ceviz ve kayısıyı Meclis kürsüsünde gösterdim resmen ateş yakmış gibi. AKP milletvekillerine buradan çağrı yapıyorum, tekrar bu hafta Meclis’te gündeme getireceğim. Lütfen Malatyalı çiftçiye sahip çıkın. Arkadaşlar sadece meyve yanmamış ağaç yanmış. Mutlaka bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Tarım kredi borçları mutlaka faizsiz ertelenmelidir, faizler silinmelidir. Bizim çiftçimize hibe verilmesi lazım. Maalesef sicili bozuk diye kredi kullanamıyorlar bu mağduriyetler giderilmelidir. Bunun için çaba göstereceğimizi söylemek istiyoruz. Türkiye’nin her yanı talan ediliyor bir yandan taş ocakları bir taraftan maden ocaklarıyla Türkiye talan ediliyor. Haçova’dan Arapgir’e kadar her taraf taş ocaklarıyla madenlerle doğa yok edilmeye çalışılıyor. Hekimhan’dan Arguvanına Akçadağ’dan Kuluncakına kadar maalesef doğamız yerle bir edilmiş ve bu doğa yerle bir edilirken su kaynakları yok edilirken bu insanların tamamı mağdur olmaktadır. Bu konuda duyarlı olduğumuzu ve her türlü yapılacak eylemde yer alacağımızı partimizle örgütümüzle bilmenizi istiyoruz.”

Türkiye’de kasa boş: 5’li çeteyi doyuramayan iktidar, 128 milyar doları da eritti

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel de yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin gündemi her şehirde aynı. Gerçek gündem pandeminin faturasını vatandaşa ödeten iktidardır, açlık sınırının 2830 TL, asgari ücretin 2825 TL olmasıdır, iş bulamadığı için intihar eden işsizlerimiz, ‘artık dayanacak gücümüz gelmedi’ diyen esnaflarımız, yurtdışına gitmek için yanıp tutuşan gençlerimiz, yüzde 15’i aşılanan öğretmenlerimizdir. Ama Bakanlara baktığımızda, sadece turizm sektörü ve turistleri düşünen bir anlayış var. Esnaflar aylardır kapalı, iktidar ise lebalep kongreleriyle övünüyor. İstanbul’un fethini kutlarken Gençlik ve Spor Bakanlığı Boğaz’da eğlenceli kutlama yaptı ama vatandaşa ve esnafa evde kal çağrıları yapılıyor. Almanya milli gelirin yüzde 11’ini pandemi yardımlarına harcadı ama Türkiye yüzde 1,9’unu pandemi yardımına ayırdı. CHP olarak defalarca çözümü anlattık. Hibelerin önemini, kira desteğini, vergilerin alınmaması gerektiğini anlattık. Türkiye’de kasa boş, 5’li çeteyi 19 yıldır doyuramayan iktidar, vatandaşın 128 milyar dolarını da eritti” dedi."

Hibya Haber Ajansı