Çin’in siber güvenlik şirketi Qihoo 360 Teknoloji Şirketi, 22 Mart’taki raporunda ABD Ulusal Güvenlik İdaresi’nin (NSA) Çin’e karşı geliştirdiği ve Quantum saldırısı olarak bilinen ileri siber saldırı silahı teknolojisini aydınlattı. Qihoo 360 Teknoloji Şirketi bu ayın başında da NSA’nin geçen onlarca yıl içinde 47 ülke ve bölgede 403 hedefe siber saldırı gerçekleştirdiğini savundu. Bu hedefler arasında Japonya, Almanya ve İngiltere gibi ABD’nin müttefikleri de yer aldı. Wikileaks’tan PRISM projesinden Quantum saldırısına kadar çok sayıda gerçek, ABD’nin dünyanın gerçek anlamda “siber saldırı imparatorluğu” olduğunu kanıtladı. Bu da ABD’yi küresel siber güvenliğe karşı en büyük tehdit yapar.

Qihoo 360 Teknoloji Şirketi’nin yayımladığı en son rapora göre, ABD tarafı, Quantum teknolojisinden faydalanarak, Twitter, Youtube, Amazon gibi Amerikan internet sitelerini ziyaret eden internet kullanıcılarına siber saldırı düzenleyebiliyor. Çin’deki sosyal medya yazılımları da NSA’nin saldırı hedefleri arasında bulunuyor. Bu, dünyadaki tüm sosyal medya kullanıcılarının ABD’nin teknik gözetimi altında bulunduğu anlamına geliyor.

Nitekim, ABD tarafı, geçen uzun yıllar içinde uluslararası hukuk ve uluslararası ilişkilerde temel kuralları ihlal ederek, yabancı ülkelerin hükümetleri, işletmeleri ve vatandaşlarına büyük ölçekli, organize ve ayrım gözetmeksizin siber saldırı, gözetleme ve bilgi hırsızlığı yapmaktadır. Wikileaks’tan PRISM projesine ve İrritant Horn projesinden Bvp47 projesine, İsviçre’deki şifreleme makinesi olayından Avrupa ülkelerinin liderlerine yönelik telekulak olayına, Equation Grubu’ndan Quantum saldırısına kadar, ABD’nin siber saldırı konusundaki sicili çok kötüdür.

Wikileaks’in kurucusu Julian Assange’nin verdiği bilgilere göre ABD, şu ana kadar 2 binden fazla siber saldırı silahını geliştirdi. Siber saldırı silahı sayısı açısından dünyada birinci sırada yer alan ABD, “siber saldırı imparatorluğu” ünvanına en çok uyan ülke konumundadır. Ancak bu ülke, “temiz siber dünya” kisvesi altında, küresel siber güvenliği koruyacağını ilan etti. Bu, ABD’nin siber ortamda hegemonya kurma niyetini açıkça gösterdi.

Bir diğer ironik gelişme ise, dünyanın siber saldırı imparatorluğu olan ABD’nin, kendisini siber saldırıların kurbanı olarak göstermeye ve diğer ülkeleri suçlamaya çalışması oldu. ABD, siber saldırı konusunda daima çifte standart uyguluyor ve aslında “Hırsız var!” derken aslında hırsızın kendisi. Siber güvenlik alanında faaliyet gösteren bir ABD şirketi 8 Mart’ta bir rapor yayımlayarak, Çin hükümeti destekli bilgisayar korsanlarının geçen 10 ay içinde ABD’nin en az 6 eyaletinde yerel yönetimlerin bilgisayar sistemine sızdığını iddia etti. ABD Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Teşkilatı (CISA) ve ABD Federal Soruşturma İdaresi FBI da yayımladığı bir raporda, adı geçen Çinli bilgisayar korsanlarının ABD’de sağlık, ulaştırma ve adalet birimlerine saldırı düzenlediğini iddia etti. Ancak, ABD tarafı şu ana kadar, bu konuda herhangi bir delili ortaya koyamadı. Bu iddiaların, baştan sona asılsız suçlamalar olduğu biliniyor. Kendi vatandaşlarına ve hatta Almanya, Fransa ve Brezilya gibi en az 35 ülkenin liderlerine telekulak girişimi yapan, her yıl Çin’de 3 milyondan fazla bilgisayarı kontrol ederek, 4 binden fazla Çin websitesine virüs bulaştırmaya çalışan bir ülkenin diğer ülkeleri suçlama hakkı var mı acaba?

Siber ortam, nasıl insanlığın ortak yuvasıysa, siber saldırı da dünya ülkelerinin ortak tehdidi. ABD’nin dünya genelindeki siber saldırıları, telekulak ve siber hırsızlığı yapması, sadece kargaşa ve düşmanlık yaratabilecek ve ülkeler arasındaki rasyonel işbirliğine engel oluşturacaktır. Dünyanın önde gelen bilgisayar uzmanı Paul Vixie basına verdiği bir demeçte, ABD’nin sadece kendi vatandaşlarının siber güvenliğine önem vermek yerine tüm insanlığın siber güvenliğine önem vermesi gerektiğini vurguladı. ABD’nin siber ortamdaki zorbalığı, tüm dünya halklarından eleştiri topluyor, ABD’nin siber saldırı konusunda diğer ülkeleri suçlama çabası eninde sonunda boşa çıkacaktır.       


Hibya Haber Ajansı