semra @ sivildusunce.com



Suudi Arabistan'da artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bunun ilk işaret fişeği ise, Ekim 2015'te Suudi Arabistan Kralı Selman'ın zehirlenerek suikasta uğradığı, yerine gelecek prensin ise Muhammed bin Nayef'in yönetime geçtiği iddiası idi. Bu iddiadan kısa bir süre sonra Kral Selman tahtına geçerek poz verdi ve sağlığının yerinde olduğunu dünyaya gösterdi. O günden sonra Kral Selman'ın hedefinde Kraliyet Sarayı'ndaki "muhalif" prensler, bakanlar ve bürokratlar vardı...
 
Mayıs ayında, başkan seçilmesinin ardından ilk remi ziyaretini Suudi Arabistan'a gerçekleştiren Trump, Kral Selman ile yaklaşık 110 milyar dolar değerinde 'ABD tarihinin en büyük silah anlaşmasını' imzaladı. Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da, Suudi Kral Selman, ABD Başkanı Trump, Mısır'ın darbeci cumhurbaşkanı Sisi bir araya gelerek "Uluslararası Radikal Düşünceyle Mücadele Merkezi"nin açılışını yaptı. Bu açılışı haftalarca gündemin ilk sırasında tutan şey ise, üç liderin ellerini bir kürenin üstünde birleştirerek dünyaya "mesaj" vermeleri idi. Görünen oydu ki, ne Ortadoğu'da ve ne de Suudi Arabistan'da artık hiçbir şey eskisi gibi olacaktı...
 
Haziran ayında, Suudi Arabistan Kralı Selman bir geleneğe son vererek, Veliaht Prens Muhammed bin Nayif'in yerine 31 yaşındaki oğlu oğlu İkinci Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ı getirmesi oldu. Kral Selman çıkardığı bir kararname ile Prens Muhammed bin Nayif başbakan ve içişleri bakanlığı görevinden de aldı. 
 
Ekim ayında, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, “aşırıcılığı” yakında yok edecekleri iddiasıyla, ülkelerinin “ılımlı İslam’a döndüğünü” açıkladı. Prens Selman, "Önceden olduğumuz hale dönüyoruz. Tüm dinlere ve Dünya'ya açık olan ılımlı bir İslam ülkesine" döneceklerini söyleyerek, cahiliye dönemine geri dönmekte kararlı olduklarını ilan etti. Suud uleması bu kararla ilgili henüz bir açıklama yapmadı. Ulemaların eski gücü kalmasa bile, 1979'daki Kabe baskınına benzer bir olay yaşanabilir…
 
Kasım ayı çok uzun sürecek…
Lübnan Başbakanı Saad Hariri, Beyrut'taki Hükümet Sarayı'nda İran Lideri Ayetullah Ali Hamaney'in Başdanışmanı Ali Ekber Velayeti ile yaptığı görüşmenin ardından gittiği Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da "Lübnan başbakanlığı ve hükümetinden istifamı açıklıyorum. İran ve Hizbullah, Arap ülkelerinin iç işlerine karışarak bölgeyi istikrarsızlaştırıyor." diyerek kendisine yönelik bir suikast planlandığı imasıyla istifa etti. Aynı gün, Türkiye'deki 17-25 Aralık operasyonunun bir benzeri Suudi Arabistan'da yaşandı. Kral Selman, başına oğlu Veliaht Prens Muhammed Bin Salman'ı getirdiği "rüşvet ve yolsuzluklara karşı bir komisyon" kararı ile 11 prens, dört bakan ve onlarca eski bakan ve çok sayıda iş adamının da bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Yüksek makamlarda görev yapan üst düzey bürokratların Cidde'den kaçma ihtimaline karşı, özel jet uçaklarının kalkışına izin verilmiyor. Aralarında bir prens ve üst düzey yetkililerin de bulunduğu bir ekibin içinde olduğu bir helikopter düş(ürül)dü ve bu kazadan kurtulan olmadı! Yine aynı akşam, Yemen’deki örgüt Husi’ler tarafından Riyad’a füzeli saldırı gerçekleştirildi. Bu saldırı yere inmeden havada imha edildi…
Veliaht Prens Muhammed bin Salman yaptığı açıklamada, "son yıllarda Krallıkta kalkınma çabalarını engelleyen önemli bir sorunun üstesinden gelmek için aktif bir reform hareketi" olarak değerlendirdi. Ekim ayında "Ilımlı İslam"a geçtiklerini açıklayan Veliaht Prens Selman'ın "Hayatımızın gelecekteki 30 yılını yıkıcı fikirlerle uğraşarak geçirmeyeceğiz. Onları bugün yok edeceğiz. Aşırıcılığı çok yakında sonlandıracağız." açıklaması bu yaşananların nedenini açıklamaya kâfi sanırım!
 
***
 
Suudi Arabistan'da yaşanan hadiselerin asıl nedeni diyebileceğimiz bir konuya değineceğim; Aramco! Nedir bu Aramco? Nasıl bir etkiye sahip ve hangi ülkenin menfaatleri için kullanılmak isteniyor?
 
Aramco, dünyanın en büyük petrol şirketi. Hem paraya tapan Suudi Kraliyet ailesinin hem de Irak gibi birçok Müslüman ülkede işgalci olan ABD’nin iştahını kabartan Aramco. Bu şirket, Suudi Arabistan'a ait ve hisselerinin yüzde 5'ini halka arz etmeye hazırlanıyor. Trump, Çin ziyareti öncesi Financal Times'a verdiği Aramco'nun borsaya açılmasında geciktiğini söyledi.
Trump, sosyal medya hesabı Twitter'dan paylaştığı bir mesajla "Suudi Arabistan'ın Aramco'nun ilk halka arzını New York borsasında yapması bizi çok memnun eder. Bu ABD için önemli" açıklamasında bulundu. Bölgede bitme noktasına gelen, ekonomik kriz yaşayan ABD için Aramco büyük önem arz ediyor.

İngiltere de uzun süredir Aramcon'un halka arzına ev sahipliği yapmak için yarışıyor… İngiltere Başbakanı May, bu yılın başında yaptığı Aramco’nun yöneticileri ile görüşmüş, nisan ayında Suudi Arabistan’a yaptığı ziyarette de Enerji Bakanı Halid el Falih  ile bir araya gelmişti.
Aramco'nun uluslararası borsaya açılmasının önündeki en büyük Suudi yöneticiler idi. Veliaht Prens Selman, ABD'nin çıkarlarını öncelemeyen Suudi prens, şeyh ve yöneticileri ya gözaltına alarak ya da helikopter "kaza"sında yok ederek alanını genişletmeye ve elini güçlendirmeye başladı. 
Aramco bu kadar güçlü iken neden ABD ve İngiltere arasında tercih yapmak zorunda kalıyor? Çünkü Aramco, birçok arazi, rezerv ve açılmamış kuyularını finans kurumlarına bildirmediği için zor durumda kaldı! Aramco'nun piyasadan 2 trilyon dolar toplayabilecek olağanüstü bir değere sahipken çok daha düşük bir miktarda gelir elde edeceği tahmin ediliyor.
 
Anlayacağınız, Trump'ın "Büyük Amerika Rüyası", Ortadoğu’da yaşayan Müslümanların kanı üzerinden ABD’ye akacak.

Selam ve selametle...
 
Semra POLAT