Sn.Demirtaş da "güzellige" dikkat çekti!!!


Ki Sn.Demirtaş ,CHP'nin oyları ile mahpushanede olan bir siyasi lider...
Düşundüm de, Sn.Demirtaş'a bu cümleyi söyleten neden ne ola ki!!!
Kürtler ve tüm Türkiye halkları arasında kabul görmüş bir lider, ne oldu da CHP-IYI PARTI ittifakını işaret etti?


Vesayet mi?


Şahinlerin baskısı mi?


Yeni bir 'çözüm ' projesi olasılığı mi?


Ya da Ak Parti'nin HDP'yi kaale almaması mi?


Vallahi fazlasıyla muallak bir durum?


OlasI bir Çözüm Süreci sozkonusu ise, vallahi de billahi de ne CHP ne de (Yeni lider-yeni poroje) adayı İmamoğlu buna cesaret edemez.


Çünkü Kürtler, CHP ve İyi Parti'nin seceresini iyi bilir.

Oslo,dolmabahçe, Habur süreçlerinde CHP ve MHP'nin 2 yarısı İYİ Parti'nin nasıl da teyakkuza geçtiklerini unutmuş değiliz.


2 olasılık.


"Ak Parti ''nın HDP'ye karşı tutumu ,yani MHP'yi yanına alıp HDP'ye dirsek göstermesi" dersek,
İyi de ...CHP ve IYI parti de ,HDP'yi kendi aralarına almadılar ki!!!


Anlayacağın bu olasılıkta inandırıcı değil.


Eee peki Sn.Demirtas neden böyle bir noktaya değindi?
Musa Anter'in katledildiği yıllarda hükümette olan belki de o yıllarda İçişleri Bakanlığı ataması yapılan M.Aksener'i tanımıyor mu???


Meral Akşener ve ortağı CHP'nin Kürt sorunu konusunda ne kadar da inkarci olduklarını bilmiyor mu?


Garip...
Vallahi garip, hem de fazlasıyla garip.


Eğer ki aslolan mesele yani kırmızı çizgimiz 'KÜRT MESELESININ CÖZÜMÜ' ise, çözüm konusunda İmamoğlu, CHP ya da İyi Parti'nin, hasmane tutumu ile sonuca ulaşmamız mümkün mü??


Biliyorum, 'AKP de bu konuda iyi davranmadı" diyenleriniz olacak.


Ama AKP'li biri de kalkıp, "Oslo ve Dolmabahçe süreçlerini başlattık.
PKK temsil heyetini Habur'da karşıladık.
Gerillanın silahsizlanarak ,problemsiz bir şekilde geri çekilmesine ortam hazırladık" derse cevabınız ne olur!!!


Evet...evet...
Sonrasında tam da barış kapiya dayanmış iken, kirli el ve eller devreye girdi ve böylesi bir bahar provake edildiğini hepimiz biliyoruz.


Sonrasında, CeylanpInar'da 2 polisin öldürülmesi.
Akabinde SURUÇ katliamı ve ardında Ankara Garı katliamı.


Hendek olayları.


Akabinde FETO kalkışması.
Vs.vs.vs.


Derken herşey tar u mar oldu.


Akp'nin tutumu sertleşti.


Ama kimse kendinde kusur aramadı.


İki tarafta birbirini sucladi. 


Yeniden el sıkışmanın yollarını aramadı.


Oysa, Kürt siyasi mücadelesi tarihinde, 2013 süreci gibi, böylesi cesur bir süreç asla görmemişti.


Ama ne oldu?


Dediğim gibi karşılıklı restleşmelerle adeta bu felaketin daha da derinleşmesi için tüm gayreti sergilendi.


İmha ve yok olma esas alındı.


Barış, uzlaşı, yakınlaşma ihtimali rafa kaldırıldı.


Ve bugünlere gelindi.


Sonuç olarak.
Şaşkınlık ve hayretle akıbeti merak ediyorum.


Varsayalım ki İmamoğlu kazandı.


Varsayalım ki bu kazanımla AK parti iktidarı sarsıldı.


Imamoğlu, Aksener'i koluna taktı ve istanbul BB koltuğuna oturdu.


Ve daha da ilerisi varsayalım ki; Oslo, Dolmabahçe ve Habur süreçlerini gündeme taşımaya taşıyan Sn.Erdogan aradan çekildi.


Biz Kürtler neyi kazanacağız!!!


İmamoğlu ya da Beyaz Torosların mimarI Akşener'le mi Kürt sorununu çözeceğiz!!!


Vey lo.lo...


Buyur buradan yak...
Pervin hanımın eşi rahmetli Savaş Buldan ve arkadaşlarının katledildiği yıllarda iç işleri bakanı olan Akşener, Kürt sorununu konuşacak ya da çözecek, öyle mi????


Kusura bakmasınlar ama kimse beni buna inandıramaz.


Siyaset, strateji ve akıl işidir.


Biz Kürtlerin yükü de açıları da ağır.


Ve bu felaketi bertaraf etmek için hala olasılıklar bitmiş değil.
Kaldı sadece üç gün.
Strateji davranmak zorundayız.


Yeni husumetler yaratmanın zamanı değil.


Eksileri ve artıları kefeye koyup tartmalıyız.
Geç kalmadan birkez daha düşünmeliyiz.
CHP geleneğini iyi bilen bir kavmin nesilleriyiz..
Atalarımızdan duyduğumuz çok anlamlı bir laf var.


DÉJMINÉ BABÉ NABE DOSTÉ GURÉ..


Meali..babanın düşmanı, oğulun dostu olmaz....


Naif Yaşar